Kızıl Yükseliş - Pierce Brown / Kitap Yorumu (Kızıl İsyan #1)


Kızıl Yükseliş'i geçen yıl kitap fuarından almıştım ve seri tamamlansın diye bekliyordum. Nihayet serinin son kitabı Sabah Yıldızı çıktı. Seri tamamlanınca 2017'yi Kızıl Yükseliş ile açayım dedim. Bitirmem birkaç gün sürdü. Beklentimin yüksekliğinden mi yoksa son dönemdeki distopyaların birbirine benzer olmasından mı kaynaklandı bu durum bilemiyorum ama bir şekilde tahmin ettiğim gibi çıkmadı. Yine de inanılmaz aksiyonlu olduğu için hızlıca okuyabildim ikinci yarıyı.

Darrow, madende cehennemdalgıcı olarak çalışan genç bir çocuk. Henüz 16 yaşında ama o pozisyonda çalışan en genç kişi kendisi. Eşi Eo ile çocukluktan arkadaşlar, büyüdüklerindeyse aşık olmuşlar. Darrow'un evlilik yaşı geldiğinde evlenmişler. Yarı aç yarı tok yaşıyorlar ve bunun sebebi Mars'ı dünyadan gelecek insanlara hazırladıkları için kaynakların sınırlı olması. Kızıl Yükseliş, anlaşıldığı üzere Mars'ta geçen bir roman. Mars'a Darrow'un kuşaklar önceki dedeleri getirilmiş. Dünya yaşanamayacak bir hale geldiğinde Mars insanlar için hazır olacak. Bu yüzden de bütün kızıllar sorgusuz sualsiz çalışıyorlar.

Birçok distopya gibi Kızıl Yükseliş'te de renklere göre ayrılmış insanlar. Kızıllar en alt, Altınlar en üst kademedeler. Arada pembeler, griler vb. renkler ve çeşitli yaratıklar var. Kızıllar için en büyük sürpriz Defne'yi kazanmaktı. Bu madenlerdeki çalışmalara göre verilen normalden fazla yiyecek ve eşya anlamına geliyordu. Eo'nun keşfettiği bir şey, gelişen olaylar sonucu onun ölümüne neden olduğunda ve Darrow'da kendini kaybedip onu öldürmelerini sağladığında olaylar çok farklı yönde gelişiyor. Ares'in Oğulları denen gizli bir grup Darrow'u kurtarıp ona gerçekleri gösteriyor. Gördüklerine inanamayan Darrow'un düşünebildiği tek şey Eo'nun intikamını almak oluyor. Bunun için bir Altın'a dönüşüp onların arasında yaşaması gerekse bile bunu başarıp o isyanı çıkaracağına inanıyor ve bu uğurda kolları sıvayıp hemen işe başlıyor.

Darrow'un bir Altın'a dönüşmesi, daha sonra Altın'ların gittiği enstitüye kabul edilmesi ve ondan sonrası kitabın asıl konusunu oluşturuyordu. Darrow, bambaşka biri oluyordu ve enstitü kesinlikle düşündüğü gibi bir yer değildi. Kitabın bu kısımları muhteşemdi. Biraz Açlık Oyunları'na benzettim ama o tarz bir oyun yoktu burada. Daha farklı bir şeydi. Serinin ikinci kitabı Altın Oğul'un ilkinden kat kat güzel olduğu söyleniyor ama kesinlikle beklentiyi yüksek tutmayacağım. Sonra yaşadığım hayal kırıklığı uzun zaman geçmiyor. Bu ay içinde ikinci kitabı okuyabileceğimi düşünüyorum. Yorumum yine burada olacak. Şimdilik hoşça kalın.

4 yorum:

  1. Erkek arkadaşım da okuyor bu seriyi. Şu an son kitabında o da. O sevmiş, öyle söylüyor ama benim çok tarzım olmadığından şimdilik okumayı düşünmüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence hiç tarzım değil diye düşünme. Öyle sürükleyici bir seri ki bitirince bir süre etkisinden çıkılmıyor :)

      Sil
  2. Güzel bir yazı olmuş. Distopyayı severim ve bu kitabı da okuyacaklarım arasına kaydettim. Bu arada bloğunuzun 9 yıllık olduğunu fark ettim. Büyük bir emek. Takibe aldım. Bu da benim bloğum https://kitapokurum.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Distopya seviyorsanız seri muhakkak ilginizi çeker. Bu arada blogunuzu izlemeye aldım. Çok dolu dolu bir blog. Blogumla ilgili güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim. Sevgiler :)

      Sil