Essence Me&My Ice Cream Fırınlanmış Farlar


Essence severek kullandığım kozmetik markalarından biri. Fiyatları uygun ancak indirimdeyken almak daha da güzel oluyor. Biliyorum ki benimle birlikte birçok kişi bu ürünleri seviyor. Özel bir koleksiyonun farları ve koleksiyon sanırım şu an satışta değil ama ben severek kullandığım için yazmak istedim.

Yapısı kadife gibi, hafif ışıltılı bir ürün. Dayanıklılık açısından da güzel buldum ve oldukça verimli bir ürün. Az miktarda uygulamak yeterli oluyor. Fırınlanmış ürünler olduğu için ıslak ya da kuru kullanılabiliyor. Ben kuru kullanmayı tercih ediyorum ve biraz daha belirgin olsun istersem öncesinde far bazı kullanıyorum. Islak kullanımı da deneyeceğim ama aklımda o :)


Üstteki görselde soldaki 02 Icylicious, somon, bej tonlarda, sağdaki ise 01 Cone Head o biraz daha karışık. Bronz, bej, mor karışımı diyebilirim. Duruşlarını da görülmesi için parmağımda gösterdim. İkisi de oldukça ışıltılı.

Günlük makyajda genel olarak belirgin far tercih etmem. Sanırım bu yüzden bunları çok sevdim. Hızlıca elimle uyguluyorum. Makyaj yapmaya vakit yoksa falan kurtarıcı oluyor resmen. Onun dışında aydınlatıcı ya da allık olarak kullananlar olduğunu duymuştum. Ben o şekilde kullanmayı denemedim, nasıl olur bilemem ama far olarak çok beğendiğimi gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Başka yazılarda görüşmek üzere. Hoşça kalın.

Tigi Cosmetics Creme Concealer / Kapatıcı Krem Fondöten - Medium


Tigi, saç bakım ürünleri, makyaj ürünleri, sıra dışı tasarımları ve eğlenceli içerikleriyle tanıdığımız bir marka. Güzellik salonlarında kullanılan markalardan biri ve oldukça revaçta olduğunu söylemeliyim. Ben kapatıcısını deneme imkanı buldum ancak rengi bana pek uymadı. Bu kapatıcının iki rengi var. Açık tenliler için light, orta ve koyu tenliler için medium. Ben açık ton sırıtır diye düşünmüştüm ama mediumda koyu geldi. Gerçi kullanılamayacak kadar kötü değil. Sadece açık ton bir kapatıcı ile karıştırıp kullanıyorum ve gayet memnunum.


Üstte gördüğünüz gibi pata krem tarzında bir ürün. El ile kullanmak hijyenik açıdan sorun ama dikkat ederek kullanıldığında sorun olmaz diye düşünüyorum. Ben kapatıcıları hiçbir zaman fırçayla uygulayamıyorum. Eğer sıkmalı ürünlerden değilse illa elle uyguluyorum.

Ben Garnier BB Krem Göz Roll-on ile karıştırarak uyguluyorum ve sonuç benim için yeterli. Pudra ile sabitlediğimde bu ikili bir arada kullanılmak için üretilmiş diyorum. Gün boyu yeterli oluyor. Kapatıcılığı da bir hayli yüksek. 


1.7 gr. Yuvarlak basit bir kutusu var. Kapak döndürülerek açılıyor. Bu açıdan çantaya atmak için uygun ama dediğim gibi gün içinde tazelemeye gerek olmuyor. Şu an internetten biraz araştırdım. 70 TL civarı satılıyor ama değer mi derseniz kesinlikle değer. Göz altı sorunu yaşayanlar bilir doğru ürünü bulmak çok zordur. Bulunca da insan paraya acımıyor. Sizin de göz altlarınız ile başınız beladaysa bu kapatıcıya bir şans verin derim. Yarın bir aksilik olmazsa yeni yazı burada olacak. Hoşça kalın :)

Güncelleme: Corrector olarak daha uygun olduğunu fark edince ürünü o şekilde kullandım. Benim gibi koyu renk ürün alanlar olursa ve kıvamı corrector gibi kullanmaya elverişliyse bu şekilde kullanabilirsiniz.

Organique Creamy Whip / Vücut Kreması - Greece


Herkese hayırlı ramazanlar :) Uzun zamandır blogu boşlamıştım. Ama kendimi affettirebilmek için yazı bombardımanı yapmayı planlıyorum. Bugün bir süredir çok severek kullandığım Organique'in vücut kremasından bahsedeceğim. Bir süre kenarda beklettiğim için pişman olduğum ürünlerden biri oldu. Banyo keyfine keyif katan bir şey bu. Fark ettiğiniz üzere görseller ürün kullanmadan önce çekildi, Şu an yarısından biraz fazlasını kullanmış durumdayım.


Bir kere yapısı çok iyi. Nasıl desem krem şanti gibi bir şey. Kokusu banyodan çıktıktan sonra bile etkisini göstermeye devam ediyor. Kapak açıldığı anda o mis kokuyu böyle bir içine çekiyor insan.

Az miktarda ürünü banyo lifine sürüp köpürtüyorum ben ama direk vücuda da uygulanabiliyormuş. Kremayı köpürttükten sonra o köpüklerin rengi ürünün renginde oluyor yani benimki tatlı mı tatlı bir yeşil. Vücuda hafif masaj yaptıktan sonra durulanıyor ve o mis koku ile başbaşa kalıyor insan.

Kullanırken dikkat edilmesi gereken tek nokta ürünü ıslak elle almamak. Kuru elle az miktarda alıp banyo lifine sürüp köpürtmek yeterli oluyor.


Her cilt tipine uygun bu banyo kreması. İçeriğinde yoğun şekilde gliserin içerdiği için cildin nem ihtiyacını da karşılıyor. Zaten gliserin etkisini yıkanırken bile hissediyorsunuz lif kayıp gidiyor vücuttan. Raf ömrü 2 yıl. 200 ml. lik ambalajda satılıyor ve şu an Organique sitesinde 34 TL'den satılıyor. Ürünleri incelemek için TIK


Ek olarak hayvan deneyleri yapmayan bir marka. Bu benim için önemli bir konu. Son zamanlarda aldıklarıma aşırı dikkat ediyorum. Hatta hayvan deneyleri yapmayan markalarla ilgili bir yazı hazırlıyorum. Önümüzdeki günlerde o yazı da yayınlanacak. Firmanın ürünlerinde paraben, parafin, silikon, SLS bulunmuyor. Bu da tercih sebeplerinden birisi. İndirim yapıyorlar mı bilmiyorum ama eğer yapılıyorsa benim denemek istediğim daha çok ürün var. Banyo kreması da kesinlikle tekrardan alınacaklardan biri.

Bu hafta bol bol kozmetik, bakım ürünü yazısı gelecek. Takipte kalın olur mu?

İhanetini Fısılda - Meltem Lian Özüt / Yorum


Günlerce Dex'in sayfasında kim bu Berrak deyip durduk. Nihayet satışa çıktı da okumak kısmet oldu :)

Berrak, ünlü bir modeldir ancak erkek arkadaşı Ulaş ile geçirdiği kaza sonucunda komaya girmiştir. Tüm belirtiler komada olduğunu gösterse de aslında o yanında konuşulanları duymaktadır. Bu şekilde 56 gün geçirir ve uyanır ancak uyanana kadar geçen 56 günde ailesini, dostlarını, mesleğini her şeyi sorgulayacaktır. Bir de yeni şeyler keşfedecektir. Psişik güçler gibi. 

Ailesi tarafından çok sevildiğini düşünen kız aslında gerçeklerin sandığı gibi olmadığını da yine komadayken anlar. Düşman sandığı dost, dost sandığı düşmen çıkacak desem çok mu spoiler vermiş olurum :) ama okuyunca bana hak vereceksiniz, başka türlü anlatma şansım pek yok. Konu hep bu şekilde ilerliyor.

Bir de doktor Bora var, yani gerekmez inşallah ama gerekirse de Allah herkese böyle doktor nasip etsin diyesiniz geliyor. Ana karakterimizin kankası diyebileceğimiz Özenç. Değişik bir karakterdi. Meral ve Ulaş hakkında yorum yapmıyorum. İnsan mı onlar falan diyeceğim çünkü bir şey dersem. 

Bazı kısımlar bana saçma gelse de kurguyu çok başarılı buldum. Başladığım gün bitirdim. Aşırı akıcı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yeni bir yazarla tanıştığım için ve tarzını sevdiğim için mutluyum. Artık takibime aldım kendisini.

Dex'e minik bir eleştirim olacak yorumu bitirmeden. Sayfalar neden o kadar ince basılıyor ki, yırtılacak falan diye insanın ödü kopuyor. Arka sayfa baskılarını az da olsa görmek bazen dikkat dağıtıcı olabiliyor. 

Sevgili Küçüğüm - Julie Cohen / Yurtdışı Yorumlar ve Kapaklar

Selam millet

Etkinlikte sona yaklaşırken yurtdışı kapak ve yorumlara bakalım istedik.

Birbirinden güzel kapaklarla basılmış çeşitli ülkelerde ama ben en çok bizimkini beğendim :) Yine orijinal kapaklardan biri kullanılmış bizde de. 





Şimdi de yabancı yorumlara bakalım.

---

Bu kitap güzel ve zekice yazılmış. Eğer masum ve sevimli bir kitap arıyorsanız kesinlikle okumanız gerekiyor.

---

Kesinlikle güzel kitap; güzel bir şekilde yazılmış, karakterler güzel, arka plandaki hikaye çok güzel. Yeterince yazılmayan bir konu, hislere dokunan kışkırtan bir kitap. 2 günde okudum, sayfaları hızlıca çevirdim.

---

Karakterleri beğendim ve hikayeyi inandırıcı buldum. Ailem olduğu için şanslı hissetmemi sağladı.

---

Sevdim. Belki yarı pratik bir son ama hikayedeki rol değişimini sevdim, adam bebek için çaresizken kadın pes etmek istiyor. Kesinlikle okunmaya değer.

---

Taşıyıcı annelikle ilgili problemler ve bunun ilişkiler üzerindeki etkisi hakkında kolay okunan bir kitap.

---

Bu gerçekten berbat bir kitap.

Sevgili Küçüğüm - Julie Cohen / Yorum


Deniz Kızları herkese hitap edeceğini düşündüğümüz bir etkinlik ile karşınızda. Umarız siz de bizim gibi seversiniz.

Claire ve Ben, büyük bir aşk ile evlenmiş bir çift. Ancak yıllar geçmesine rağmen çocukları olmuyor ve tek eksikleri bir bebek. Çeşitli tedaviler deniyorlar fakat sonuç başarısız oluyor. Claire'in pes edeceği anda Ben'in yakın arkadaşı Romily'nin sunduğu teklif bu çift için bir umut ışığı oluyor.

Romily, babasız bir bebek büyütmüştür ve kızıyla tek başına yaşayan çalışan bir annedir. Claire ve Ben, kızını büyütürken ona çok yardım etmiştir. Onlara taşıyıcı anne olmayı teklif ederken bunu söyler ancak gerçek çok farklıdır ve bu gerçek her şeyi karıştırır. Romily'nin kızının babası Jarvis konuya dahil olduğunda ise işler daha da karışacaktır.

Öncelikle kapak ve ayraç için olumsuz bir şey söylemek mümkün değil. Çok beğendim. Kitapta yer alan mektuplar çok etkileyiciydi. Özellikle Romily'nin mektupları. Bu üçlü öyle şeyler yaşıyor, öyle kararsız dönemlerden geçiyorlar ki o çaresiz zamanları sanki okuyucu da yaşıyor.

Adı "Sevgili Küçüğüm" olan bir kitap nasıl kötü olabilir ki... Tabii ki çok güzeldi. Duygusallık ön plandaydı ve hüzünlüydü. Zaman zaman gözlerinin yaşarmasına engel olamıyor insan. O kadar gerçekçi yazılmış. Başlarda durgun olmasına rağmen beni fazlasıyla etkilediğini söyleyebilirim.

Mutlu ya da mutsuz son demek istemiyorum tadını kaçırmamak adına. Claire, Ben, Romily, Jarvis hatta Posie. Bir bebek sahibi olabilmek bu kadar insanı etkiliyor hem de ne etkilemek.

Taşıyıcı annelerle ilgili okuduklarınızı, izlediklerinizi bir kenara bırakın ve bu romanı alıp okuyun. Evet içiniz burkulacak okurken ama iyi ki okumuşum dediğiniz kitaplar arasında yerini alacak ve benden bir tavsiye uzunca bir süre etkisinden çıkılmıyor.

ARKA KAPAK

En yakın arkadaşınıza her şeyinizi verebilirsiniz… Peki, ya bebeğinizi isterse?

Ben ve Claire mükemmel bir çiftti, en azından öyle görünüyorlardı. Oysa her şey göründüğü gibi değildi… Romily yıllardır en yakın arkadaşı Ben ve eşi Claire'ın bir çocuk sahibi olmaya çalışmalarını seyretmek zorunda kalmış ve sonunda onlara geri çeviremeyecekleri bir teklif sunmuştu: Onlara hayalini kurdukları tek şeyi verecek, taşıyıcı anne olacaktı.

Romily zaten bekâr bir anneydi ve ikinci bir çocuk aklındaki son şeydi. Fakat hamilelik, Romily'yi etkisi altına alan, Ben ve Claire ile olan arkadaşlığını tehlikeye atan, hatta onların ilişkisini paramparça edebilecek tüm o duyguları da beraberinde getirmiş, bir anda ortaya dökmüştü. Yıllardır herkesten saklamayı başardığı hislerini bile… Şimdiyse ortada iki anne, her ikisine de ait bir bebek ve verilmesi gereken imkânsız bir karar söz konusuydu.

"Aşkın ve arkadaşlığın bu hem acı hem tatlı hikâyesi inanılmaz derecede etkileyici." 
-Closer Magazine-

"İçinize işleyecek ve gerçekten düşünmenizi sağlayacak." 
-The Sun-

"İncelikle ele alınmış bir roman… ilgi çekici, büyüleyici ve sizi derinden etkileyecek."
-Rowan Coleman, Hatıralar Kitabı romanının yazarı-

"Duygusal ve ilham verici bir roman." 
-Abby Clements-

"Güçlü ve yürek burkan bir hikâye." 
-Miranda Dickinson-

Mayısta Okunanlar

Bu ay kendimden oldukça memnun kaldım. Sınava az kalmış, ders çalışılması gerekiyormuş hiç umrumda olmadı.

Uzatmayayım, neler okumuşum kısmına geçeyim :)


Ayın ilk kitabı etkinliğini yaptığımız Gece ile Şafak idi. Fatma Erdek, sıradan konuları sade bir şekilde öyle güzel işliyor ki bize sadece okumak düşüyor.


197. Gün, yazısını yazmadıklarımdan biriydi. Zaman bulamadım bir türlü arada kaynadı. Hoşuma gidenlerden biriydi. Bir cinayet işleniyor ve sonrası ölenlerin gözünden anlatılıyor. Mekanlara sıkışan ruhlar orada yaşayanlarla ilgili bilgi veriyorlar. Cinayetin çözülmesi için görüler devreye giriyor falan sıradışıydı ve gerçek hayatta yaşanan bazı şeyler yer alıyordu.

Aşk-ı Leyla ve Her Şeyi Allahtan İste, bana iyi geldi. Farklı türlere açık olmalı insan :)


Şahane Gelin, Yemin ve Zor Kadın, Zoraki Koca serisinde okumadıklarım idi. O Gülay ne çekti arkadaş. Acıdım cidden.


30 Yaşındaysanız Hayat Gerçekten Zor, aşırı eğlenerek okuduklarımdan idi. Çok keyif aldım. Peri'nin tatlı halleri süperdi.


Sen, turunu yaptığımız yine apayrı tuttuğum Selvi Atıcı'nın ikinci romanıydı. Baştan sona Sü ve Demir'i okumak muhteşemdi.


Reklam Aşkı, tam bir hayal kırıklığıydı. Nasıl bu kadar zorlama yazılabilir, çözemedim. Zor bitirdim.


Fırsatçı, Tehlikeli Kızıl, Hırsız hepsi birbirinden şahaneydi. İlkinin yerini tutmadı diğerleri ama güzel bir seriydi. Sonuncuyu biraz eksik buldum. Sanki daha iyi olabilirdi.


Benzemez Kimse Sana, vakit bulduğumda yazacaklarımın başında geliyor. Ah Be Sevgilim'den sonra beklentim fazla yüksekti. Çok tatmin etti diyemem ama yine farklıydı ve kendini okuttu.


Hilekar, Türkler isterse fantastikte yazar'ın güzel bir kanıtı bence :)


Herkesin öve öve bitiremediği Asi'den kusur kalmak istemedim. Müthiş diyemem ama okunası idi.


Yeni Yıl Yeni Dadı - Çocukluk Aşkım ise Harlequin'in 2'li kitaplarındandı. İkisi de hoşuma gitti. 

Mayıs'ı 17 kitap ile tamamladım. Haziran daha iyi olur umarım ama biraz derslere yönelsem iyi olacak :) Siz bu ay kaç tane ve daha da önemlisi neler okudunuz? Birbirimize biraz fikir versek fena olmaz :)