Tess'in Gözyaşları - Pepper Winters / Kitap Yorumu (Karanlık #1)


Tess'in Gözyaşları başladığı gibi hızlı bir şekilde bitti. Sonu da daha devamı var der gibiydi. İkinci kitapta neler olacak merak ediyorum.

Öncelikle belirtmek istiyorum. Kitap şiddet, cinsellik, kaçırılma ve tecavüz içeriyor. Bu tarz kitaplar okumaktan hoşlanmayanların kitaptan uzak durmasını öneriyorum.

Tess Snow, 20 yaşındadır ve 2 yıllık sevgilisi Brax ile yaşamaktadır. Üniversite öğrencisidir. Brax'i sevmektedir ancak hep bir eksiklik hissetmektedir. Brax ile yaptıkları Meksika gezisi ikisinin hayatını da değiştirecektir. Tess artık eski Tess değildir. O bir köledir.

Q, zengin Fransız bir iş adamıdır. Kendi sırları vardır ve içindeki şeytanla baş etmeye çalışmaktadır. Ancak Tess ile karşılaştıktan sonra düzeni gibi düşünceleri de bozulmaya başlar. Meksika'da kaçırılıp Fransa'ya Q'ya gönderilen Tess'in savaşçı ruhu Q'nun kaçmak istediği her şeyi ona hatırlatmaktadır.

Kitapla ilgili ne yazsam spoiler olacak. Bu yüzden konusundan ziyade beğendiğim ve beğenmediğim yönlerinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle kitap akıcı, okurken zorlandığınız bölümler çok fazla. Hani böyle vay bee ne aşk ama diye okumak mümkün değil. Şu ana kadar okuduğum bu tarz kitapların hiçbirine benzemiyor. Yine de uç karakterler yer almasına rağmen kitap kendini okutuyor. Midenizin kaldırmadığı bölümler oldukça fazla olacak. Empati yapılabilecek bir kitap değil. Kimse Tess'in yaşadıklarını yaşamak istemez çünkü. Ben bu tarz kitaplarda geçen uç olayların aşk ile bağdaştırılmasından hoşlanmıyorum. Sanırım kitapta hoşlanmadığım ilk şey buydu. Yani yapılan onca kötü muameleden sonra aşkı kabullenmek mümkün değil bana göre. Hoşlanmadığım ikinci şeyse Tess'in davranışları. Bir insan o kadar kısa sürede nasıl değişebilir. Bir nefret ediyor, bir çözmeye çalışıyor, bir hoşlanıyor. Yani hastalıklı bir karakter bana göre Tess.

Evet, ağır şiddet içeriyor ama akıcı bir kitap. Kurgu olduğunun bilincinde olmalı okuyan kişi ama yine de dünyada bu şeyleri yaşayan kadınlar olduğu göz ardı edilmiyor. Benim kitabı okurken sık sık düşündüğüm bir an önce bitirmekti. Çünkü ister istemez okuyanı etkiliyor. Dark, erotik vb. türlerde romanlardan hoşlanmıyorsanız mutlaka uzak durun diyorum. Son olarak kapakla ilgili bir şey yazmak istiyorum. Orijinal kapağı ile basılmadığı için çok hayal kırıklığına uğrayan oldu ama ben bu halini daha çok sevdim. Sanki kitaptaki gizemler kapağa yansıtılmış gibiydi. Dikkatli bakılınca orijinal kapaktaki kızın silik bir görüntüsü var bizim kapak baskısında. Bu kitapla ilgili söyleyeceklerim bu kadar. Görüşmek üzere...

GÜNCELLEME:

Serinin 2. kitap yorumu için TIK.

ARKA KAPAK

Muhteşem bir hayatım vardı. Âşıktım, mutluydum ve istediğim her şeye sahiptim. Sonra bir gün, her şey değişti. Bir adama satıldım!

Sevgilisi Brax Cliffingstone, yıldönümlerini kutlamak için Tess Snow'u Meksika'ya götürene kadar ikisinin de geleceğe dair umutları vardı. Altın rengi kumsalların, denizin ve güneşin tadını çıkaracak, birbirlerine yeniden âşık olacaklardı. Ancak gördükleri güzel rüyanın kâbusa dönmesi uzun sürmedi.

Dünyanın gölgelerinden habersiz Tess, kaçırılmış, hırpalanmış ve satılmıştı. Yeniden aydınlığa kavuşmanın bedeli ise Şeytan'la yapacağı anlaşmada, yalnızca bedenini değil ruhunu da ortaya koyması demekti.

Zindanımın derinliklerinde yankılanan bir fısıltı, "Gözlerindeki karanlığı görüyorum," diyordu. "O karanlık beni besliyor, o karanlık beni çağırıyor."
Ve karanlığın tadı kanıma karıştı. Acı, artık kalbimin en tanıdık yolcusuydu.

"Şimdiye kadar yaptığınız tüm 'en iyi kitap' listelerini unutun ve bu kitabı en başa altın harflerle kazıyın. Yılın değil, yüzyılın en iyi kitabı."
-Lip Smackin Good Books-

Benden Korkma - Şevval Işık / Kitap Yorumu


Herkese merhaba

Benden Korkma, Şevval Işık'ın ilk kitabı. Duyurusu yapıldığında ilk önce ismi dikkatimi çekmişti. Daha sonra kapağı çok gizemli duruyor, okumam gerek dediğimi hatırlıyorum. Ve nihayet okuyup bitirdim.

Alexis ve Harry'nin hikayesini okuyoruz. Alexis kendi halinde yaşayan öğrenci bir kızken bir gece tanık olduğu cinayet onun hayatını değiştirir. Katil, Alexis'in olayı gördüğünü fark etmiştir ve artık Alexis'in bu olaydan kurtuluşu yoktur. Bunca olayın üstüne o katil Alexis'e aşık olursa ve ondan bir şans isterse ne olur?

Öncelikle yazarın ilk kitabı. Wattpad temelli bir kitap. Bu kapsamda değerlendirmeye çalıştım. Konusuna bayıldım onu baştan belirteyim. Konu iyiydi ancak gözüme takılan ufak şeyler dikkatimi dağıtmaya yetti. Kitapta yabancı karakterler yer alıyor. Olay başka ülkede geçiyor ancak kullanılan kalıplarda çok fazla Türk ögelerine rastladım. Haliyle biraz dikkatimi dağıttı çünkü yabancı bir roman okuyormuş havasındayken kendimi birden Türk romanına geçiş yapmış buldum. Bu yüzden de keşke Türk karakterlerle yazılmış bir roman olsaydı diye düşündüm. O şekilde olsa bu detaylar göze hiç batmayacaktı.

Yazarın ilk kitabı olması sebebiyle bunu görmezden geldim. Çünkü kitap kendini okutuyor ve sonu çok heyecan verici bir yerde bitiyor. Devam kitaplarının geleceğini sanıyorum. İkinci kitapta bu tür sorunlarla karşılaşmayacağımı umduğum için okumayı düşünüyorum. Ayracıyla ilgili de bir şey söylemek istiyorum. Benim malesef hoşuma gitmedi. Dar, uzun bir ayraç olsaydı daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Benim bu kitapla ilgili söyleyeceklerim bu kadar. Yeni yazılarda görüşmek dileğiyle...

Garnier BB Krem Göz Roll-on / Açık Ton


Herkese merhaba

Uzun zamandır kullandığım Garnier BB Krem Göz Roll-on'u yazma vakti geldi. Kullandığım ilk günden beri çok memnun kaldım. Bir indirimden yarı fiyatına almıştım.


Ambalajı minik bir tüp şeklinde(7 ml.). Roll-on olan kısmı göz altınıza sürüp el veya fırça yardımıyla kremi yediriyorsunuz. Bendeki açık ton. Bunun dışında bir de orta ton var. Eğer göz altlarınızda koyu renk halkalar varsa ve corrector kullanmıyorsanız orta tonu alabilirsiniz. Ben corrector sonrası kullandığım için açık tonu yeterli buldum. 


Ucu üstteki görseldeki gibi roll-on. Sürüldükçe içinden ürün çıkıyor. Oldukça hijyenik bir ürün. Bu özelliği hoşuma gidiyor. Vadedildiği kadar muhteşem bir ürün değil belki ama orta derecede kapatıcılık sağlıyor. Çok sorunlu göz altlarınız varsa yeterli gelmeyebilir. 

Tüm cilt tipleri için uygun bir ürün olduğu söyleniyor ama doğruluğunu bilemiyorum. Benim cildim kuru ve hassas ama göz altlarımda kuruluk yaşamıyorum. Gayet kullanışlı buldum.



Üstteki görsellerde rengini ve dağıldıktan sonraki halini göstermek istedim. Rengi koyu gibi duruyor ama dağıtınca tene uygun hale geliyor.

Satış fiyatı 14.99. İndirimlerle çok daha uygun fiyatlara almak mümkün. Benim bu ürünle ilgili deneyimlerim bunlardı. Siz kullandınız mı ve kullandıysanız memnun kaldınız mı?

Dokuz Gün - Gilly Macmillan / Kitap Yorumu


Herkese merhaba

Okumaya başlayınca kısa bir hastalık geçirdiğim için bitirmem uzun sürdü. Önceki gün nihayet bitirdim. Yorumu için biraz beklemek istedim. Bitirdiğim anki şok biraz geçsin öyle yorum yapayım diye düşündüm. Ciddi anlamda sonu şok ediciydi benim için.

Rachel eşinden boşanmış, serbest çalışan ve oğlu Ben ile yaşayan bir annedir. Haftasonu gezmesi için ormana giderler ve Ben ortadan kaybolur. İlk aramalar sonuçsuz kaldıktan sonra herkes bu olaya yoğunlaşır. Basının ve halkın yoğun ilgisini, bu ilgi sonucu ailenin başına gelenleri anlatıyor kitap. Adından anlaşılacağı üzere 9 günlük bir zaman dilimini anlatıyor. Kaçırılmadan 1 yıl sonrasına da zaman zaman atlama yapılıyor. Kitabı genellikle olaya atanan dedektif Jim ve Ben'in annesi Rachel'ın ağzından okuyoruz.

Kitaba başladığım andan itibaren çocuğu kimin kaçırdığı ile ilgili düşündüğüm her şey boş çıktı. Sonuna kadar tahmin edemediğim biri çıktı kaçıran. Zaten baştan itibaren bir sona baksam sonra okumaya devam etsem hissi ile savaşıyor insan ki sonuna bakmak kesinlikle huyum değildir. Kitabın tadı kaçmasın diye sabrederim. Bu kez sonuna bakmamak için çok zorlandım. Kitap böyle tam bir sonla sonlanmıyor. Merakta kaldığım noktalar var benim hala. 

Çocuğu kaçıran kim? Çocuk bulunduğunda sağ mı ölü mü kitabın sonuna kadar bilemiyor okuyucu. Yazar itinayla saklamış :) En azından elle tutulur bir şey verseymiş okumak biraz daha kolaylaşabilirdi. Sanırım yazar okuyucuyu meraktan kıvrandırmak istemiş ki başarmış kesinlikle.

Biraz da abartıldığı kadar var mı konusuna değineyim. Bu kitabın kendi ülkesindeki ilk baskısı henüz ön satıştayken tükenmiş. Hakları 20'den fazla ülkeye satılmış. Hiç şaşırmadım ben. Yazarın ilk kitabı bu ve gayet başarılı buldum. Bizim ülkede basılmış kapağı ayrı bir sevdim. Tüm kapakları inceledim ancak en güzeli bu kapaktı bana göre. Ayracı normal bir ayraçtı. O yüzden çok üzerinde durmuyorum. Her şeyiyle güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yeni yazılarda görüşmek üzere...

Rimmel London Lasting Finish by Kate Moss Rujlar


Herkese merhaba

Rimmel London'ın Kate Moss serisinden elimde olan 3 ruju yazmak istedim. Ben ilk kullandığım günden beri çok memnunum. 8 saate kadar rengini koruduğunu iddia eden rujlar bu vaadini yerine getirmiyor. Ancak rujların kalıcılığı çok yüksek olmasa da renk yoğunluğu konusunda çok iyiler. Bir de kokularına bayılıyorum :)



Yapıları sebebiyle bu rujları sürmek çok kolay. Benim gibi ruj sürme vaktinin uzamasını istemeyenler için kurtarıcı olabilir :) Nemlendirici uygulamadan sürsem bile bunu pek hissetmiyorum. Sevdiğim bir diğer özellik ağırlık hissi vermemesi. Kalıp gibi duran rujlardan hiç hoşlanmıyorum. Bu yüzden ruj süreceksem ruj yokmuş gibi hissetmeyi tercih ederim.



29 numara için vişne çürüğü rengi diyebilirim. Tek başına tam bir sonbahar rengi. Ben daha koyu tonları yumuşatmak için de kullanıyorum bu rengi.

30 numara daha çok bordoya bakan bir renk. Tek başına sürdüğümde ten rengimle pek uyuşmuyor ben de 29 numara ile karıştırarak sürüyorum. Daha pembemsi bir hava katmış oluyorum. Bu da yine tam bir sonbahar rengi.

03 tam bir nude. Her ne kadar o tonları çok sevsem de bana bir türlü gitmiyor. Aldığımda denedim öylece kaldı. Blog satışımdan bu ruja ulaşabilirsiniz.


Rujların biri etkinlik sebebiyle Watsons tarafından gönderilmişti. Diğer ikisini ben aldım ve nude rengi dışındakileri severek kullanıyorum. Rimmel London ülkemizde sadece Watsons mağazalarında satılıyor. İndirimlerle oldukça uygun fiyatlara alabilirsiniz. Yanlış hatırlamıyorsam ben 6 tl civarı bir fiyata almıştım. Ben yeni renklerle koleksiyonumu genişletmeye devam edeceğim. Siz bu rujlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Lavera Organik İçerikli Makyaj Temizleme Sütü


Herkese merhaba

Bir süredir kullandığım Lavera 2'si bir arada makyaj temizleme sütünü ilk kullandığımdan beri yazmak için sabırsızlanıyorum. Lavera'nın daha önce gloss'unu kullanmıştım. Yoğun bir kıvamı vardı ama kalıcılığı çok iyiydi. Nedense temizleme sütünü kenarda uzun bir süre beklettim. Kesinlikle kullanılası bir ürünmüş.


Ben bu makyaj temizleme sütünü nasıl kullandım konusuna gelecek olursak, göz makyajımı çıkarmak için pamuğa az miktar süt aldım. Sütü pamuğa hafifçe yedirdikten sonra göz kapaklarım ve kirpiklerimi hafifçe temizledim, sonuç hemen ortaya çıkıyor zaten. Ten makyajını çıkarırken ise bazen elimle yüzüme yedirerek kolaya kaçtığım bazı günlerde de yine pamuk yardımıyla temizleme yaptım.

Bu ürün makyaj temizleme sütü olduğundan biraz kalıntı kalıyor. Ben içim rahat etmediği için yüz temizleyicisi ile yüzümü yıkadım muhakkak ama gül suyu, lavanta suyu gibi ürünler varsa elinizde bunlarla da yüzünüzdeki kalıntıları temizleyebilirsiniz.


Ürün 125 ml. Fiyatı 24 tl. Birçok sitede satışı yapılıyor. Vegan bir ürün olduğundan da bahsetmeden olmaz. Ürün içeriğinde zararlı kimyasallar yok. Bu da gönül rahatlığıyla kullanılmasını sağlıyor.


Fazlasıyla beğendiğim bu ürünün benim için tek eksisi pamuğa gereğinden fazla ürün dökülebiliyor olması. Ürünün ziyan olmaması için dikkatli bir şekilde sıkmak gerekiyor. Ben şahsen bu sütün ziyan olmasını kesinlikle istemem :) Bu yüzden pompalı bir şişe daha iyi olabilirdi. Sonuç olarak benim çokça memnun kaldığım bir makyaj temizleme sütüydü. İndirimde falan görürsem kesinlikle stoklayacağım. Hoşça kalın.

Satın alabileceğiniz güvenilir siteler:
www.lilakutu.com
www.vegandukkan.com
www.ekoorganik.com

Frambuazlı Balmi Lip Balm


Geçen yıl kış başında Watsons'tan aldığım Balmi frambuazlı lip balmı aralık ayından beri başka balmlar ile dönüşümlü olarak kullanıyorum. Balm dört mevsim kullanılan ürünlerden biri. Bu yüzden güneş koruması olması önemli. İçerdiği SPF 15 ile her mevsim gönül rahatlığıyla kullanılabilmesi bu balmın artılarından biri.


Kış aylarında açıkçası en severek kullandığım balm buydu. Gece-gündüz kullanıyordum ama yaz aylarında durum biraz değişti. Aşırı sıcaklar ile balm iyice yumuşamaya başladı ve tabii ki bu cıvımaya başlayan balm sürüldüğünde hoş hissettirmiyor. Yaz için bana biraz fazla geldi ama mat rujların altına kullandığımda gayet başarılı buldum.

Kapağı çevrilerek açılıyor. Katı formda. Çok hoş frambuaz kokuyor. Sürüşü de kolay. El ile uygulama yapılabiliyor ya da diğer balmlar gibi kapağı açıp direk sürebiliyorsunuz. Ben kafama göre takılıyorum, iki türlü de sürüyorum ama ürün azaldığında yani bombeli kısım düzleştiğinde sadece el ile uygulama yapabileceğim. Pek hijyenik değil ama yapabilecek bir şey yok.

Aldığımda bu şekildeydi.



Yazın bu hale geldi :)



Ben 9 küsura almıştım. Tekrar alır mıyım sorusuna gelecek olursak evet daha iyisini bulamazsam alırım. Farklı balmları denemeye devam edeceğim ama evde bir tane de Balmi bulunduracağım. Özellikle benim gibi geceleri uyumadan illa ki sürüyorsanız bu balmın yeterli olacağını düşünüyorum. Şans verilmeyi hak ediyor.

Avon Clearskin Professional Soyulabilen Arındırıcı Jel


Herkese merhaba birkaç kez denediğim Avon Clearskin Professional Soyulabilen Arındırıcı Jel benden geçer not aldı. Fiyatı uygun olan bir üründen böyle bir verim almayı beklemiyordum. Gözeneklerdeki kiri ve siyah noktaları temizleme iddiası olan bu ürün adından anlaşılacağı üzere jel formunda. T bölgesine sürdükten sonra kuruması beklenip soyuluyor. Bekleme süresi 20 dakika. Haftada en fazla 2 kez kullanılabiliyor. Jel kuruduktan sonra maskeyi soyma aşamasında yavaş hareket etmek gerekiyor çünkü uygulama yaptığınız bölgedeki jel kaskatı oluyor.

Peki, ben nasıl kullanıyorum? Yüzümü temizledikten sonra alın, burun ve çeneme(T bölgesi) kalın bir tabaka halinde haftada bir kez uyguluyorum. Üç kez kullandım bu şekilde. Sanırım kalan ürün ile birkaç kez daha maske uygulayabilirim. Kısaca bir kutusu 5-6 hafta idare eder.


Maske uygulandıktan sonra gözenekler açıldığı için hafif kaşınma oluyor. Ama temizlendiğini hissediyorsunuz. Son denememde maskeyi uyguladıktan sonra yine Avon'dan aldığım çift uçlu siyah nokta temizleyici aparatı kullandım. Sonuç benim açımdan olumlu oldu. Yerleşmiş siyah noktalara maskenin ya da aparatın çok etki etmediğini söyleyebilirim ama yeni oluşan siyah ve beyaz noktaları temizlemeye ve gözenekleri açmaya yardımcı ürünler. 

Bitince tekrar alır mıyım sorusuna yanıtım muadilini bulamazsam olabilir. Bugünlük benden bu kadar. Blog satışına yeni ürünler ekledim. Bakmadan geçmeyin olur mu? :)

Beyza Alkoç - Sınır / Kitap Yorumu (Okuma Etkinliği)


Wattpad hikayelerinin romanlaşması son zamanlarda sık rastladığımız bir olay. Bazılarını severek okuyoruz, bazılarına bu nasıl basıldı diyoruz. Her kitabın okuyucu kitlesi farklı. Birçok kritere göre sevilen kitaplar değişkenlik gösterebiliyor. Kitapları sevmede en büyük etkenin yaş olduğunu düşünüyorum. Lise çağlarıyla üniversite veya üniversite sonrası kesinlikle bir değil. Bu yüzden wattpad hikayesi okuyorsam kurgu, anlatımdaki başarı, yazım yanlışları gibi şeylere dikkat ediyorum.

Beyza Alkoç'un ilk kitabı Sınır, Yakamoz Yayınları'ndan çıktı. Biz de Deniz Kızları ile Okuma Etkinlikleri olarak etkinliğini yapıyoruz. Başlarda durgun olsa da ilerledikçe akıcı olduğunu söyleyebilirim. Kurgu için süperdi diyemem ama kötü de değildi. Ufak hataları görmezden geldim çünkü yazarın ilk kitabı ve zamanla kaleminin gelişeceğini düşünüyorum. 

Başkarakter Nehir, 20 yaşında, 3 yıl öncesinde bir kaza geçirmiş ve belden aşağısı tutmuyor. Tekerlekli sandalye ile yaşamına devam etmek zorunda kalmış. İngiltere'de halasının yanında yıllarca kaldıktan sonra evine dönüyor ve kendisini bir evlilik anlaşmasının ortasında buluyor. Şirket birleşmesi gibi düşünebilirsiniz bunu. Bora, tam bir çapkın. Kendisinden başka kimseye değer vermiyor. Babasının amacı onu adam etmek, bunun evlilikle mümkün olacağını düşünüyor ve Nehir'in özel durumu onu bu plana uygun hale getiriyor.

Çok fazla detaya girmek istemiyorum ama bundan sonrası asıl olayların geçtiği bölümler. İlk bölümler dediğim gibi biraz yavaş ilerliyor. Sonradan hızlanıyor. Bazı çarpıcı cümleler vardı. Eksikleri tabii ki vardı ama genel anlamda benim hoşuma gitti. Kokulu bir kitap olduğunu bilenler vardır muhakkak. Kokulu olması beni biraz zorladı çünkü bazı kokulara karşı alerjim var. Bir süre sonra kokunun yoğunluğu gittiği için rahat okuyabildim. Ayracı da farklılığı ile dikkat çekiyordu. Ne diyelim yazarın yolu açık olsun.

Bitenler - Çöpe Gidenler #7


Herkese merhaba

Biten ürünlerle ilgili son yazıyı yaz ortasında yazmışım. E haliyle biten ürünler birikti. Yazı için fotoğraf çekerken birkaç tane unutmuşum hatta. Sonraki bitenler yazısında olacaklar muhtemelen :) 


Avon pudrayı yaklaşık bir yıldır kullanmıyordum, o yüzden çöpe gidenler arasında yerini aldı. İlk aldığımda severek kullanmıştım hatta baya kullandığım belli oluyor zaten. Ortası oldukça açılmıştı. Sonra başka pudralar deneyince bu kenarda kaldı. Elimdekiler bitince tekrar almayı düşünebilirim. Benim için yeterli bir pudraydı.

Tigi kapatıcının yazısını yazmıştım. O yüzden kısa geçeceğim. Ton olarak bana oldukça koyu gelen bir rengi vardı. Bu yüzden corrector olarak kullandım diyebilirim. Güzeldi. İndirimde denk gelirsem elimdekiler bitince alabilirim. Ayrıntılı yazısını okumak için TIK.

Avon'dan yıllar önce aldığım ama geçen gün kokularının değiştiğini fark ettiğim dudak parlatıcı(Cotton Candy) ve ruj(Fuschia Fun) ne yazık ki çöpe gitti. Çok fazla ruj almanın zararları. Sürekli yenisini alınca eskiler bir köşede kalıp bozuluyor. Bu konu üzerindeki çalışmalarım devam ediyor. 

Essence lip balmı birkaç kez sürdüm ancak bir türlü sevemedim. Kokusu fazla itici geldi bana. O yüzden çöpe gitti.

Impress takma ojelerin yazısını yazmıştım. İçinde 24 tırnak var. Kullanmadan önce tırnaklarınıza uygun olanları seçip diziyorsunuz. Sırayla dikkatli bir şekilde şeffaf bandı çıkarıp tırnağa yapıştırıyorsunuz. Oldukça pratik bir ürün. Yazısı için TIK.


Bioderma Sensibio H2O severek kullandım. Piyasada Bioderma ayarında misel solüsyonlar olduğundan güzel bir indirim görürsem almayı düşünürüm. Bir de tekrar alırsam küçük boyunu alacağım. Çünkü vakti geçmeden kullanmak biraz zor oluyor. 

Cyrene tonik yine severek kullandığım ürünlerden biri. Cyrene'nin hangi ürününü kullandıysam memnun kaldım. O yüzden her zaman ürünlerine tekrar şans veririm. Detaylı yazısını okumak için TIK.

Beemy Honey nemlendirici krem kokusuyla beni kendisine hayran bırakmıştı. Kutuyu bitirene kadar kullandım. Şu an kullandığım nemlendiriciden memnun olmasam muhtemelen alırdım. Elimdekiler bitince hangisini alacağımı düşüneceğim :) Yazısını okumak isterseniz TIK.


Gelelim Fresh'n Soft makyaj temizleme mendillerine. Bunlarla ilgili detaylı bir yazı hazırlamayı düşünüyorum. Çünkü Fresh'n Soft'un hangi ürününü kullandıysam memnun kaldım. Bu mendiller ile ağır makyajları çıkarmak mümkün değil ama hafif makyajları çıkarmada etkili olduğunu söyleyebilirim.  Normalde kuru olsa da yazları yağlıya dönen bir cildim var. Bu yüzden normal ve karma ciltler için olan makyaj temizleme mendillerini yazın kullandım, yüzümdeki fazla yağı almak için kullandım diyebilirim. Kuru ve hassas ciltler için olan makyaj temizleme mendillerini ise hafif makyajlarımı çıkarmada kullandım. Özellikle yaz aylarında mutlaka evde bulunduracağım ürünlerden biri oldu bu mendiller.

Watsons'ın ıslak mendillerini sevdiğimi daha önce de yazmıştım. Bittikçe yeniliyorum ben. Hoş kokulu şeyleri seviyorsanız alıp deneyin :) Rituel de Beaute burun bantlarını da denedim. Benim gibi toz alerjisi olan insanlar burun tıkanıklığının hayatı nasıl olumsuz etkilediğini bilir. Böyle dönemlerde burun bantlarından yardım alıyorum ve bu üründen de memnun kaldım. Bu kış alınacak ürünler arasında yerini aldı. 

İpek makyaj temizleme pedlerinden çok memnun kaldım. %100 saf pamuktan üretilmiş. Fresh'n Soft makyaj temizleme pedleri için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Şu an yine aynı ürünü kullanıyorum. Pamuk stoğum o kadar fazla ki bitirdiğimde bu iki markadan vazgeçmem.


Kadınlar gününde Cosmocare bir kahvaltı etkinliği düzenlemişti. Etkinlik sonunda katılımcı bloggerlara hediyeler verilmişti. Bu Dove seyahat seti de o günkü hediyelerden biriydi ve tatilde çok işime yaradı. Sabun kullanmıyorum o yüzden sabunu anneme verdim. Şampuan değişimi de pek sık yapmadığımdan şampuanı da duruyor ama duş jeli ve deodorantı kullandım. Elimdeki duş jelleri bitince duş jelinden almayı düşünüyorum. Deodorant için de aynı şeyleri söyleyebilirim. Rossmann'dan aldığım deodorantlar bitince Dove deodorant tercih edebilirim.


Avene termal su yazın olmazsa olmazlarından biriydi. Elimden düşürmedim. Şu an Vichy'nin termal suyunu kullanıyorum. Bittiğinde hangisi uygunsa onu alacağım muhtemelen çünkü ikisi arasında pek bir fark yok. 

8x4 mini deodorantı da kullanıp bitirdim. Hoş kokulu bir deodorant'tı. Seranem şampuan firma gönderisiydi. Yanlış hatırlamıyorsam Neşe'nin düzenlediği etkinlikte gönderilmişti. Firma ürünlerini severek kullandım ama ürünler tanıtım amaçlı olduğu için kutularda da az ürün vardı. O yüzden vaatlerini yerine getiriyor mu sorusuna cevap veremeyeceğim ama yumuşacık oldu saçlarım bu şampuanı kullanırken. 

Pantene saçı ağırlaştırmayan iki fazlı besleyici sprey oldukça iyiydi. Düz ve ince telli saçlarım olduğu için taramak kolaylaşsın diye mutlaka bu tarz spreylerden kullanıyorum. Saç spreyi stoğumu eritince Pantene spreyi tekrar alabilirim.

Bitenler yazısını burada bitiriyorum. Sabırla okuduğunuz için şimdiden teşekkürler :) 

Sezgi - Amy A. Bartol / Yorum (Öngörü #2)


Herkese merhaba

Öngörü serisinin ikinci kitabı Sezgi çıkalı bir süre olmuştu ancak alıp okuma fırsatını ancak buldum. Serinin ilk kitabının yorumunu okumayanlar buradan okuyabilirler. İlk kitap yorumumu okuyanlar varsa çok sevdiğimi ve devamını dört gözle beklediğimi bilirler. Ancak bu kitap benim için hayal kırıklığı oldu :(

Gereğinden uzun yazıldığını düşünüyorum. Bu da okurken sıkılmaya yol açıyor. 500 sayfadan fazlaydı yanlış hatırlamıyorsam ama daha kısa olsa ilk kitap gibi akıcı olurdu diye düşünüyorum. Her şey uzun uzun yazılmış. Bu kadarına gerek olmadığını düşünüyorum. Son 200 sayfa akıcı şekilde okunuyor ama ilk 300 sayfa için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Yarı insan yarı melek olduğunu iyice kabullenmiş olan Evie, unutamadığı o felaket gün ile ne yapacağını bilememektedir. Ruh eşi Russell ve çekiminden kurtulamadığı Reed ile ilgili düşünceleri nettir. Reed'e aşıktır ancak birçok problem varken aşk geri planda kalmak zorundadır. Özellikle onunla ilgili olaylar başta Reed olmak üzere tüm sevdiklerine zarar verecekse yapılacak şey bellidir. Ancak olaylar Evie'nin düşündüğünden çok farklı gelişecektir.

Her ne kadar bu kitap farklı şeyler öğrenmemizi, hikayede ilerlememizi sağladıysa da başlarda bir türlü akmadı. Sürekli aynı yerde duruyormuşum gibi hissettim okurken. Yazarın 3. kitapta seriyi toparlayacağına inanmak istiyorum. Bu yüzden bir an önce 3. kitabın çıkmasını bekliyorum.

Ayraç yine ilk kitap ayracı gibiydi. Biraz üzerinde oynanmış tabii ki ilk ayracın. Kapak konusuna gelirsek bizim ülkede basılan kapağı orijinal kapaktan daha çok sevdim. Bu benim için nadir olan bir şey. Orijinal kapak çok basit kaçmış. Bizimki iyi :) Kitapla ilgili son söyleyeceğim şey bazı cümlelerin kurulumuyla ilgili sıkıntı vardı. Bu bir şekilde beni rahatsız etti. Sezgi yorumum bu kadardı. Yeni yazılarda görüşmek üzere...

Eylül Ayı Okunanları


Benim için ayın ilk kitabı etkinlik yaptığımız Bana Şans Dile idi. Çılgın Didem'in hikayesini okuduk. Ayrıntılı yorum için TIK.



Uzun zamandır okumayı düşündüğüm Karmakarışık'ı serinin 2. kitabı çıktıktan sonra hızlıca okudum. Arkasından Damadağınık'ı da okudum. 3. kitabın çıkmasını dört gözle bekliyorum. Detaylı yorumlarım için:



Sınır, etkinlik kitabımız idi. Önümüzdeki hafta etkinliği başlayacak. Yorumu için takipte olun :)


Benimsin serinin ilk kitabı Seninim gibi akıcıydı. Seri devam etmeyecek sanıyorken ikinci kitap çıkıverdi. İyi de oldu. Benimsin yorumum için TIK.


Lola ve Komşu Çocuk, kendi içinde hoş bir romandı. Keyifli bir okumaydı benim için. Ayrıntılı yorumum için TIK.


Ölüm Bizi Ayırana Dek, yine okumaktan keyif aldığım romanlardan biriydi. Konusu benim çok hoşuma gitti. Yorumum için TIK.


Kor Adası, bayram öncesi okuduklarımdan biriydi. Yazarın kitapları beni bir şekilde etkiliyor. Bu kitabı okuyunca da kendimi hüzne kaptırdım. Yorum için TIK.


Çirkin Aşk'ı uzun bir zamandır merak ediyordum. Bayram öncesi onu da dayanamayıp okudum. 2016'da filmi de çıkacak olan Çirkin Aşk benim için oldukça güzeldi. Yazarın diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Yorum için TIK.


Zambak Kızı, bir şekilde kendimi kaptıramadığım bir kitap oldu. Son 100 sayfada heyecan artsa da yarısına gelene kadar fazlasıyla durgundu. Ben sevemedim :(


Kurucunun Kızı, keşke alınca hemen okusaydım dedirtecek türden bir kitaptı. Distopya olarak geçse de çok distopya tarzı değildi ama çok güzeldi. Serinin 2. kitabı dört gözle bekleniyor. Detaylı yorum için TIK.


Kişisel Gerilim, ilk çıktığında daha alınıp okunacaklar arasındaydı. Okuduktan sonra benim için büyük hayal kırıklığı yarattı. Bir türlü samimi gelmedi bana, hoşuma gitmedi. Güldüğüm cümleler de oldu ama genel olarak sevemedim :(


Sezgi, Öngörü serisinin 2. kitabı olarak çıkalı biraz zaman geçmişti. Alınca da bir süre beklettim ve nihayet bayramda okudum. İlk kitaba göre çok fazla durgundu. Sanki ilk kitabı ve bunu yazan aynı kişi değildi. Sonlara doğru ilk kitaptaki tempoyu yakaladı. Umarım 3. kitap iyi olur.


Marslı'yı aylardır okumadığım için bin kere pişman oldum. Bu kadar güzel bir kitabı niye bekletmişim dedim durdum. Eğlenceliydi bir kere. Mark Watney, unutulmaz karakterlerim arasında yerini aldı çoktan. Yorumum için TIK.


İtalyan Düğünü, değişik bir tarzı vardı. Zaman zaman hoşuma gitti diyebilirim ama bana göre kitap bittiğinde çok eksik vardı. O yüzden yüksek bir puan alamadı benden.

Eylül ayını 15 kitapla tamamlamışım. Güzel bir sayıya ulaşmışım. Önümüzdeki aylar önceliklerimde ufak bir değişiklik olacağından sanırım bu kadar okuyamayacağım. Yine de okudukça yazmaya devam edeceğim. Şimdilik hoşça kalın :)

Kurucunun Kızı - Amy Engel / Kitap Yorumu (The Book of Ivy #1)


Herkese merhaba

Instagramdan takip edenler bilir. Bayramda 3 blogger(Okuryazar, Pilli Kütüphane ve ben) bir okuma maratonuna başladık. Maratonumuza 7 gün 7 kitap adını verdik. Bayramın ilk günü başladık. Benim ilk kitabım Kurucunun Kızı'ydı. Nasıl başladı nasıl bitti anlamadım. Heyecan hep vardı. Distopya demek istemiyorum çok çünkü distopya yönü çok hafifti ama türü ne olursa olsun okunmaya değerdi.

Ivy, kurucunun kızı. Olaylar onun gözünden anlatılıyor. 16 yaşında ve başkanın oğluyla evlenmesi gerekiyor. Dünyadaki savaştan sonra bir şehir kurulmuş, çit adını verdikleri bir telli yapı ile çevirilmiş. Çitin ötesinde yaşamak neredeyse imkansız. Şehirde suçlu bulunanların cezası çitin dışına atılmak. Değişik bir sistem işliyor. Şehir ikiye ayrılmış. Bir tarafta kurucunun sülalesi ve taraftarları, diğer tarafta savaşı kazanıp başka olan kişinin sülalesi ve taraftarları. Böyle böyle nesiller geçmiş ve huzuru bozacak bir şey olmamış. O gün geliyor. Ivy ve Bishop toplu evlenme töreni ile evleniyor. Ivy'nin görevi belli. Kocasını öldürmek ve böylece babasını başa geçirmek. Ivy, Bishop'ı tanıyana kadar görevini yapmakta kararlı ancak onu tanımak işleri karman çorman hale getiriyor. 

Fazla detay vermek istemiyorum ama bir yandan da her şeyi anlatmak istiyorum. İkinci kitap için aşırı derecede sabırsızlanıyorum. Öyle bir yerde bitti ki devamı nasıl olacak diye fazlaca düşündüm. Ivy'nin ailesinden nefret ettim. Annesiyle ilgili gerçekleri öğrenince şok oldum. Saçma sebeplerle çitin dışına atılan kişilere üzüldüm. 

Kurgusunu çok beğendim. Fazla karakter vardı ama göze batan, gereksiz karakter yoktu. Her şey yerindeydi. Hatta daha fazla uzatılabilirmiş diye düşündüm. Bazı yerler çok kısa geçilmiş. Yine de çok keyifli bir kitap okuduğumu düşünüyorum. Benim için tek olumsuz nokta mantıksız cümleler olmasıydı. Çeviri ya da düzeltmeyle alakalı olabilir bilemiyorum ama oldukça fazla gözüme battı. Her şeye rağmen merakla serinin ikinci kitabını bekliyorum. Şimdilik hoşça kalın.

NOT: Serinin ikinci kitabı kasım ayında geliyormuş. Mutluyum :)

FİLM / Labirent: Alev Deneyleri


Herkese merhaba

Uzun zamandır film yorumu yazmamıştım. Serinin ilk filminin yorumunu yazdığım için bunu atlamak istemedim. Arife günü izlemeye gittim filmi. Geç bile kalmışım gitmekte. Muhteşemdi. Sanırım Alev Deneyleri'ni ilk filmden bile çok beğendim.

İlk filmi izleyenler hatırlar. Labirent'ten kurtulan ekip her şeyin bittiğini sanıyordu. Oysa ki deneyler devam etmekteydi. Getirildikleri yerde güvende olduklarını düşünüyorlardı. Ta ki Thomas bir şeyler döndüğünü fark edene kadar.

Birden fazla labirent olduğunu öğrenen Kayranlılar, İsyan ismindeki güçlü organizasyondan kaçacak ancak çok zorlu bir hayat mücadelesine girecekler. Ulaşmaya çalıştıkları noktaya binbir zorlukla ilerlerken kayıplar da vereceklerdir. 

Bu filmde önceki filmdeki birçok oyuncu olmayacaktı. Bunu zaten biliyordum ama böyle güzel karakterlerin ekleneceğini de bilmiyordum. Henüz serinin kitaplarını okumadığım için yeni karakterler ile ilgili hiç bilgim yoktu ancak hepsinin rolüne çok uygun olduğunu düşünüyorum. Üçüncü filmi meraklar beklerken seriyi de hızlıca okumayı düşünüyorum. Çünkü bir yıl dayanamayacağım :)

Film 3D seçeneği ile vizyona girmişti. Yabancı filmleri altyazılı olarak izlemeyi tercih ettiğimden TR altyazılı, 3D olarak izledim. İzlemeyenlere ilk fırsatta izlemelerini tavsiye ediyorum.

Filmden Kareler: