Beni Satan Casus / The Spy Who Dumped Me Film Yorumu


İyi bayramlar :)

Geçen çarşamba kardeşimle sinemaya gitmeye karar verdik. Vizyondaki filmler de bize pek hitap etmiyordu ama Mila Kunis'in hatrına Beni Satan Casus'u tercih ettik. İyi ki tercih etmişiz. Film beklentimin kesinlikle çok üstündeydi. 

Audrey(Mila Kunis) ve Morgan(Kate McKinnon) rolleri kesinlikle cuk oturmuş. Çok eğlenceli bir ikili olmuşlar. Kısaca konusundan bahsedeyim. Audrey'nin eski erkek arkadaşı Drew bir casustur. Bunu pek hoş olmayan bir şekilde öğrenen Audrey, Drew'un çıkıp gelmesiyle kendini aniden olayların içinde bulur. Amacı Drew'un ondan rica ettiği şeyi yapmaktır. Bunun için Morgan ile birlikte Avrupa'ya gitmek için yola koyulurlar. Başlarına gelen her şeye rağmen pes etmeyen ikilinin tek bildiği kimseye güvenmemeleri gerektiğidir. Dünyanın huzuru için gerekli olan şeyin ellerinde olduklarını öğrendiklerinde 

Aksiyonun bol olduğu ama bir o kadar da kahkaha attıran bir filmdi. Bu sıcaktan bunaldığımız havalarda bana çok iyi geldiğini söyleyebilirim. Eğlenceli bir filme gitmeyi düşünürseniz Beni Satan Casus aklınızda olsun. Görüşmek üzere... Hoşça kalın.







Biz - Selvi Atıcı / Kitap Yorumu


Herkese merhaba

Daha önce defalarca yazdığım üzere Selvi Atıcı favori Türk yazarlarımdan biridir. Ne yazsa okurum. Her ne kadar Kayıp Şehir serisini ayrı bir yerde tutsam da beni hayal kırıklığına uğratan kitabı olmamıştır. Biz'i fuarda almıştım ve hemen okumuştum. Yazıyı da hazırlamışım ama nedense yayınlamamışım :D Bugüne kısmetmiş ne diyeyim.

"Hanımefendi, benimle senli-benli konuşmayın. Ahbabınız değilim! Ayrıca eyleme geçmeden önce davranışlarınız için mülahaza payı bırakmanızı önerebilirim. Çünkü biraz önceki davranışınızdan ötürü kovuldunuz."

Kadın soğukça gülümsedi. Bu ne pişkinlikti? Gerçekten bu kadını işe alırken, Süheyla'nın aklından ne geçiyordu?

"Sen, benim işverenim olmadığın için beni kovman da pek mantıklı olmuyor. Ayrıca eyleme geçirdiğim her hareket inan bana, önceden etraflıca düşünülmüştür! Eski Türkçe sözlüğü gibi konuşmana da gerek yok."


Akıcı olması zaten alıştığımız bir durum. Yazar her karakteri özenle işlediği için okumak çok keyifli oluyor. Karakterlerin çokluğu kesinlikle yormuyor. Çünkü hepsi tam kıvamında yer alıyor. Hatta önceki kitaplardan tanıdığınız karakterler olursa tadından yenmiyor :D Biz'i okurken Sen kitabının karakterleri Demir ve Süheyla'yı da ara ara okumuş olduk. Sen'i okurken nedense Süheyla ve Demir'i biraz antipatik bulmuştum ama nedense Biz'i okurken ikisi de aşırı hoşuma gitti. 

Genç kadın sesini kalınlaştırdı. "Flash! Flash! Flash! Çelik Mızrak'ın daha önce hiç görmediğiniz görüntüleri az sonra! Adam bağdaş kurabiliyormuş! Ağlamak üzereyiz!" Bir yudum daha aldı. "Köşeyi dönerdim."

Çelik Mızrak, tam bir beyefendiydi. Giydiği üçlü takımları, konuşmaları, kullandığı kelimeler, pijamaları falan hepsi muhteşemdi. Yüzümde sürekli bir gülümseme vardı Çelik sahnelerini okurken. Hele Çiğdem ile olan halleri daha da muhteşemdi. Birbirlerinden nefret ede ede ne hallere geldiler. Sanırım Kayıp Şehir serisi kitaplarından sonraki favorim Biz oldu. 

"Bu arabaya üç kişi nasıl sığacağız?"

"Sayı saymayı da mı bilmiyorsunuz, Çiğdem Hanım? İki kişiyiz!"

"Gayet iyi biliyorum." Kadın parmaklarını havaya kaldırıp saymaya başladı. "Sen, ben ve egon... Ki egondan bahsediyoruz! Oldukça yer kaplayacaktır!" Adama sevimli bir gülücük attı. "Ben taksiyle geleyim mi?"


Çelik'in başından geçen evlilik sonrası yaşam tarzı üzücüydü. Kendisini herkese kapamış, Demir ve Süheyla dışında kimseye güvenmeyen bir adamdı. Herkese karşı mesafeli olan ulaşılmaz iş adamı. Kendi çocuğu olmadığından ve bu konuyla ilgili yaraları hiç kapanmadığı için yeğeni Umut'u ayrı bir yerde tutuyordu. 

Bakışları tekrar buluştuğunda, onun gözlerinde gördüğü neşeye şaşırdı. "Sanırım tam şu anda çılgın bir eylemde bulunuyorum. Bu durumda..." Hayıflanır gibi iç çekti. "Sen, benim ilk çılgınlığımsız!"

Kadın kıkırdadı. "Bu, iyi bir şey miydi? Anlayamadım!"

Adamın dudakları büzüldü. "Bilmiyorum."

Umut için bakıcı arayan Süheyla ve Demir, Çelik'in bulduğu kişilere rağmen hiçbir eğitimi olmayan Çiğdem'i eve getirdiğinde duruma bozulan Çelik, her zamanki sert tavırlarına aynen devam ederken Çiğdem, Çelik'in neden böyle davrandığını haliyle anlayamaz. Hayatta çok başka dertler yaşamış ve o anda da yaşamaya devam eden Çiğdem, gün geçtikçe Çelik'in sert görünümünün altında yatan gerçekleri öğrendikçe ona karşı adını koyamadığı hisler beslemeye başlar. Çiğdem'in davranışları Çelik'i sinir etse de günden güne bu kadından etkilenmeye başladığını kabul etmekten başka bir şey gelmez elinden. Ve Çelik hedefini belirlemiştir. Onun peşinden gidecektir.

"Arsız, terbiyesiz, münasebetsiz ve dik kafalısın!" Adam doğruldu. "Ve ben hâlâ seni istiyorum."

Çiğdem, yemek masasına oturdu. "Sen de kibirli, yüksek egolu, çok uzun boylu ve çok bilmişsin! Ve ben de hâlâ seni istiyorum!" Sonra ne söylediğini fark edip başını hızla adama çevirdi.

Çelik, kaşlarını kaldırıp bakarken masaya doğru yürüyordu. Tam karşısına oturdu. Tüm zarafetiyle peçetesini dizlerine serdi. Sonra da çatal bıçağını eline alıp tekrar kırmızıdan mora doğru giderek renklenen Çiğdem'e baktı. "Boşa kürek çekmediğimi bilmek sevindirici!"

Çiğdem kaçtıkça nedenini çözemeyen ve kibar bir şekilde daha çok üstüne giden Çelik Mızrak'ı okumak cidden çok güzeldi. Ne olursa olsun adam kendini bozmuyordu yani :) Kurduğu cümleler zaten efsaneydi. Paragraf aralarına eklediğim alıntılardan zaten az çok anlaşılıyordur. Baştan sona keyif alarak okudum ve bitmesin istedim. Umarım Selvi Atıcı'nın yeni kitabını da kısa sürede elimize alıp okuruz. Önceki kitapların yorumları için;


Kalbim Sende Kalmış ve Yarasa yorumlarını yazmamışım maalesef :( En kısa zamanda tekrar okuyup ekleyeceğim :) Sevgiler.

Bonus / Sü-Demir Alıntısı :)

Süheyla, başındaki havluyu çekip çıkardı. "Abinin kendi klasmanında olmayan birinin peşinden koşması şaşırtıcı, değil mi?"

"Yanlışın var, kadın!"

"Neymiş!"

"Şaşırtıcı olan, abimin daha önce hiç ama hiç kimsenin peşinden koşmaması! Buna ihtiyacı hiç olmadı."

Süheyla, sırıttı. "Güzel! Umarım Çelik'in çırpınışlarını izleriz!"

"Acımasızsın, kadın!"

"Muhtemelen!"

Goong/Düşlerimin Prensi ve Princess Hours Thai Dizi Karşılaştırması



Yaz gelince Bursa'nın aşırı nemli havası insanın yakasını bırakmıyor. O yüzden kitap okumak ve dizi/film izlemek yaz boyu yapılacaklar arasında başlarda yer alıyor. Ben de sıcakların doruk noktalara ulaştığı bu zamanları, izlemek istediğim dizileri izleyerek değerlendirmeye karar verdim. Geçen hafta Düşlerimin Prensi'ni bu haftaysa Princess Hours Thai'yi izledim. Daha önce herhangi bir Kore ve Tayland dizisi izlememiştim. Bu yüzden ilk Güney Kore ve Tayland dizilerim oldular. Bilmeyenler için biraz dizilerle ilgili bilgi vereyim. Princess Hours, Goong'un Tayland uyarlaması. Genel hatlarıyla aynıydı zaten.

Goong, 2006 yılında yayınlanmış, 24 bölümlük bir Güney Kore dizisi. Çizgi romandan uyarlanmış. Dizinin başında Chae-Kyung'ın hayal ürünü olduğu belirtiliyor. Güney Kore'de sembolik olarak krallık devam etseydi nasıl olurdu konusunu işliyor. Ancak dizinin sonunda bir daha bu hayal ürünü olma durumundan bahsedilmedi ve ucu da çok açık bitti. Sanırım daha farklı bir son hayal etmiştim. Dizideki kıyafetlere değinmeden geçemeyeceğim. Modern kıyafetlerin yanı sıra geleneksel kıyafetler vardı. Hatta geleneksel kıyafetler daha fazlaydı ki bu benim hep hoşuma gitmiştir. Diğer diziyle karşılaştırınca bu dizinin tarihsel ve geleneksel yönü çok daha iyiydi.


Veliaht prens Shin, asi bir çocuk. Geleceğin kralı olmak istemiyor. O, diğer insanlar gibi özgür yaşamak istiyor. Zaman zaman babasına karşı çıkıyor. Kendi içinde çok yalnız bir çocuk. Dedesinin koruması ve aynı zamanda en yakın arkadaşına verdiği söz üzerine Chae-Kyung ile evlenmek zorunda kalıyor. Chae-Kyung'ın evlenme sebebi ise ailesini düştüğü kötü durumdan kurtarabilmek. Babasının borçları sebebiyle kötü günler geçiren ailesine bu şekilde yardımcı olacağını düşündüğü için 19 yaşında hiç sevmediği biriyle yani veliaht prensle evleniyor. Evlendikten sonrası Chae-Kyung için pek kolay geçmiyor. Çünkü prensin sevdiği ve daha önce evlenme teklif ettiği bir kız var(Hyo-rin) ve Chae-Kyung istemeden bu evlilik teklifine kulak misafiri oluyor. Veliaht prens, veliaht prenses ve Hyo-rin aynı okulda farklı bölümlerde okuyorlar. Veliaht prenses, kendisini sevmeyen ve destek olmayan biriyle evli olmanın yanında hiç bilmediği ve yüzlerce kuralı olan sarayda yaşamak zorunda kalıyor. Eski veliaht prens Yul, sürgünde olduğu İngiltere'den döndüğünde onu anlayan bir arkadaş bulmanın sevinciyle Yul ile vakit geçirmeye başlıyor.

Chae-Kyung, okul eteğinin altına eşofman giyebilecek kadar kuralları hiçe sayan bir kız. Böyle bir kızın katı kurallarla sarayda yaşadığını düşünün. İçine düştüğü yalnızlık onu günden güne bitiriyor. Yul'un arkadaşlığı onu bu yalnızlıktan biraz kurtarıyor ama o konuda da işler hiç durulmuyor. Yul karakteri bence en sevimli karakterdi. Hyo-rin ile planladıkları pek iyi olmasa da kötü bir karakter olarak göremedim onu. Oyuncuların tümü çok iyiydi. Hiçbiri göze batmıyordu ve keşke bu rolü başkası oynasaydı diye düşündürmüyordu. Biraz amatör kısımlar vardı ama bundan 12 yıl öncesinden bahsediyoruz sonuçta. Kore dizi sektörünü bilmediğim için bu konuda bir şey söylemem doğru olmaz.


Princess Hours'a gelirsek 2017'de çekilmiş 20 bölümlük Tayland dizisi. Bu dizide hayal ürünü olduğundan falan bahsedilmiyordu. Oyuncular idare eder durumdaydı ama Nakhun ve annesi hiç olmamıştı. Minnie'de bir şekilde sinirime dokundu. Oysa Düşlerimin Prensi'ndeki Hyo-rin'i çok sevmiştim. Bu dizide Düşlerimin Prensi'ndeki oyuncuların performansı kesinlikle yoktu ya da ben ısınamadım bilmiyorum. Kıyafetlerde de modern kıyafetler tercih edilmiş. Diğer dizideki tadı belki bu yüzden bulamadım. Veliaht prens Inn idare ederdi ve veliaht prenses Kaning'e bayıldım. Kaning kurtarıcı gibiydi hatta :) İzlediğim için hiç pişman değilim. Birkaç detayı saymazsak kötü değildi ama cast falan daha iyi olabilirdi, uyarlama daha iyi yapılabilirdi diye düşünüyorum. Çok eksik nokta vardı. Diğer diziyi izlemesem neden o şekilde ilerlediğini anlamayabilirdim. Sonuç olarak iyisiyle kötüsüyle bitti. Yazdıkça yazasım geliyor, o yüzden burada yazmayı bırakıp dizilerden fotoğraflara geçiyorum :)

Goong










Princess Hours Thai