Mardin Gezi Notlarım 1. Gün


Herkese merhaba

Bugün blogumun tam 10. yaşını kutladım. 10 yıl önce bu saatlerde ilk yazımı yayınlamıştım ve asla bu kadar uzun yıllar yazacağımı düşünmemiştim. İyi ki bu blogu açmışım ve o ilk yazıyı yazmışım :) Bundan sonra daha az ihmal edip daha çok yazacağımı umuyorum.

Aylardır çok boşlamıştım blogu ama nihayet geri döndüm :) Yazmayı da öyle özledim ki bundan sonra her gün yazarsam şaşırmayın. Eylül sonunda kardeşimle planladığımız ve gideceğime son ana kadar inanamadığım Mardin-Gaziantep gezimizi sorunsuzca yaptık. Çok yorucuydu. Döndükten sonra da çok hasta oldum. Yine de her anına değdiğini düşünüyorum. Gördüğümüz Mezopotamya manzaralarını unutmam mümkün değil.

Bursa Terminal'den direk Sabiha Gökçen Havalimanına giden Burulaş'ın otobüsleri var. Kişi başı 45 tl. Otobüsün dolma ihtimaline karşılık biletleri internet sitelerinden almıştım. Size de tavsiyem bileti önceden almanız çünkü otobüs dolu olarak gittik. Bu şekilde gitmek bizim için çok pratik oldu. 1.5 saate kalmadan havalimanındaydık. Kısa bir rötar sonrası uçağımız kalktı ve 2 saatten az bir sürede Mardin Havalimanına vardık. Havalimanı kapısından Havaş otobüsüyle eski şehir kısmına geçtik. Kişi başı 9 tl ödedik ama siz giderseniz Havaş yerine havalimanının dışından geçen minübüslere binerek yeni şehir veya eski şehir tarafına çok uygun fiyatla gidebilirsiniz.


Her yolcunun ineceği yer sorulduğu için biz otelimize en yakın tarafta inmeyi rica ettik. Sağolsunlar otele nasıl gideceğimize kadar tarif ederek en yakın yerde indirdiler. Kalacağımız otel Darius Konağı idi. Mardin otellerini güzelce araştırdım ama son anda karar verdiğim için pek seçme şansım olmadı. Oraya gitmişken taş evde kalmadan dönmem diyerek son anda bu oteli bulabildim. Şu taş evlerdeki rutubet konusundan endişelensem de bir gece zaten diyerek kardeşimi de ikna ettim. Otele kayıt işlemlerini yaptırıp bavulları bıraktıktan sonra hızlıca çıktık. Zaten rötar ve valizlerin gelmesinin uzun sürmesi nedeniyle yaptığım planlar aksamıştı, daha fazla zaman kaybetmek istemedim.


İlk ziyareti üst fotoğraftaki Şehidiye Medresesi'ne (Semanın Medresesi) yaptık. Zaman yetersizliği sebebiyle çok fazla zaman ayıramasak da Artukluların eseri olan bu medreseyi görmek çok güzeldi. Özellikle tarihe meraklıysanız ve bu yapıları kendi gözünüzle görmek için lise yıllarınızdan itibaren hayaller kurmuşsanız çok daha başka oluyor :) Medreseyle ilgili kısaca bilgi vermek istiyorum. 13. yüzyılın başlarında Artuklu sultanı Melik Nasreddin Artuk Aslan tarafından yaptırıldığı tahmin ediliyor. Yüzyıllar içinde yapılan onarımlar sonucu özgünlüğünü pek korumadığı biliniyor. Yine de şöyle bir baktığınızda şahane göründüğünü inkar etmek imkansız. Keşke orijinal halini de görebilseydik :(


İkinci durağımız Reyhaniye Camii idi. Küçük bir camiydi. O dönemki vakıf kayıtlarında ismi geçtiği için 15. veya 16. yüzyıllarda yapıldığı düşünülüyor. Minaresinin güzelliğini görüyorsunuz değil mi? :)




Üçüncü durağımız Zinciriye Medresesi'ydi. Çıktığımız onca merdivene kesinlikle değecek güzellikte bir yerdi. Mardin'de en merak ettiğim yerler arasında ilk 3'te yer alan Zinciriye (İsa Bey) Medresesi, Artukluların son sultanı tarafından 14. yüzyılın sonlarında yaptırılmış. Kapının güzelliğini mi anlatayım yoksa kubbenin güzelliğini mi bilemiyorum. Çok ayrı güzellikte bir medreseydi. Zamanımız çok az olmasına rağmen burada daha fazla zaman geçirmek istedim. Mutlaka görün dediğim yerlerden birisi.



Zinciriye Medresesi panaromik görünümünü de ekledim. Canlı haliyle çok daha muhteşem bir görüntü :)



Sonraki durağımız Latifiye (Abdüllatif) Camii idi. Yine Artuklulardan kalan bir eser. 14.yüzyılda yapılmış. Şu anki minarenin 1800'lerin sonunda yapıldığı biliniyor. Giriş kapısına hayran kalmamak elde değil. İçi ayrı güzel dışı ayrı güzel. Mutlaka görülmeli dediğim yerlerden biri.



Mardin gezim netleştikten sonra en merak ettiğim yer Mardin'in de sembolü olan Ulu Camii idi. 11. veya 12. yüzyılda Artuklular döneminde yapıldığı tahmin ediliyor. İki minare ile inşa edilmiş ancak günümüzde tek minaresi mevcut. O minarenin de 19. yüzyıl sonunda yenilendiği biliniyor. Heybetli bir yapı. Yerini bulmak biraz zorlasa da kesinlikle bulmak için çabalamaya değer.

Hafif bir tedirginlikle gitsem de orada kaldığım süre boyunca hiç huzursuz olmadım. Rahat rahat gezdik, alışverişimizi yaptık. Herkes mutlaka en az 3 günlük bir gezi olmak şartıyla Mardin'e gidip gezmeli. Hatta daha fazla kalma imkanınız varsa günlük turlarla çevre şehirleri de çok rahat gezebilirsiniz. Eylül ayı bence gitmek için en doğru zaman. Eylül sonu olmasına rağmen hava sıcaklığı yüksekti. Dudaklarım kuruluktan çatladı, sürekli dudak balmı kullandım. Günlük ne kadar su içtiğimizin hesabını bile tutamadık.

Mardin ile ilgili sevdiğim şeylerden ilki herhangi bir taşıt olmadan da eski şehir bölümünde her yeri gezebilme imkanının olmasıydı. Elinizde telefonunuz varsa Google haritalardan her yeri bulmak oldukça kolay ve gittiğimiz yerlerin yürüyerek birbirlerine uzaklıkları en çok 10 dakikaydı. Tek içimde kalan Mardin Müzesi ve Kasımiye Medresesi'ne gidememek oldu. Müzeler pazartesi kapalı olduğu için ve salı günübirlik turla gezeceğimiz için müzeyi gezemedim :(




Biraz da Mardin'in merkezinden neler alınır onlardan bahsetmek istiyorum. Kana Shop'tan aldığım hurmalı ve bademli süryani çörekleri çok güzeldi. 400 gr.lık paket 25 tl idi. Hayalet badem şekerlerinden mutlaka alın, muhteşem bir tadı var. Davut Selim'den (kilosu 54 tl) almanızı tavsiye ederim. Artukbey'den (kilosu 40 tl) aldıklarım biraz yumuşamış gibiydi. Meşhur kiliçeden almadan dönmeyin. Öyle lezzetli bir şeyi her yerde bulmanın mümkün olacağını sanmıyorum. Tam buğday unuyla yapıldığını düşünüyorum, içinde mahlep ve çeşitli baharatlar var, kokusuna doyulmuyor. Hemen her fırında satılıyor. Ben eve getirmek için 5 tl'ye büyük bir tane aldım, herkes tadına bayıldı. Yine küçük tahinli çörekleri de her fırında bulabilirsiniz. Çok lezzetliler ve tane fiyatı 2 tl.



Biraz da tatlı ve yemeklerden bahsedeyim. Biz 1 gece akşam yemeği yiyebildik. Leyli Muse Mutfak'ta yemeyi planlamıştık ama şansımıza tadilat sebebiyle kapalıydı. Çok acıktığımız ve aşırı yorgun olduğumuz için en yakın yer olan Artukbey'de atıştırmak zorunda kaldık. Tost (10 tl) söyledik ve gayet doyurucu oldu. Oraya giderseniz tostun yanında zahfaran çayı(3 tl) söylemeyi ve hatta evde demlemek için satın almayı unutmayın.

Yine Mardin'e gitmişken meşhur Harire tatlısından yememek olmaz dedim ve hemen en meşhur yeri buldum. Harire Cafe bu konuda uzmanlaşmış, muhteşem bir lezzetti. Fiyatı 7 tl. Benim gibi hafif tatlıları sevenler bayılacaktır.




Son olarak Darius Konağı ile ilgili olarak söyleyeceğim birkaç şey var. Biz öğretmenevinde kalmayı düşünmüştük ama son anda oraya gidip taş konakta kalmadan dönmem diyerek bu otelde boş yer bulabildim. İki tek kişilik yataklı odanın gecelik fiyatı 240 tl idi. Sanırım iki tek kişilik yataklı oda olmadığı için bize aynı fiyata üç tek kişilik yataklı bir oda verdiler. Umduğum gibi bir odayla karşılaşsam fiyat bana uygun gelirdi ancak kaldığımız odanın tavanı döküldüğü için pek memnun kaldığımı söyleyemem. Yatağın üstü tavandan dökülenlerle doluydu ve genel olarak yatakları da hijyenik bulmadım. Yine havluların temizliği de tartışılır durumdaydı. Konak olduğu için rutubet bir yere kadar hoş görülebilir. Alerjim olmasına rağmen rutubet rahatsız edici düzeyde değildi. Kış aylarında gidecekseniz oda için garanti isteyin ve hiçbir şekilde Babil odasını kabul etmeyin.

Gezinin 2. günü dolu dolu geçtiği için ayrı bir yazıda yazacağım. Yazıyı uzatıp sizi sıkmak istemiyorum. 3. bir yazıda da Gaziantep'teki günlük gezimizi yazacağım. Umarım hoşunuza giden bir yazı olmuştur. Hoşça kalın.

Yazının 2. bölümü için TIK.

2 yorum:

  1. Öncelikle nice 10 seneler olsun inşallah. Daha fazla yazman dileğiyle. Mardin bizimde ailecek görmek istediğimiz yerlerden. Um arım bir gün gidebiliriz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler :) Umarım en yakın zamanda bir fırsatınız olur ve gidersiniz. Çok güzel bir şehir.

      Sil