Müjde Albayrak'ı tanıyor muyuz? E o zaman tanıyalım.
RKBT: Merhaba :) Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Müjde Albayrak: Merhaba, öncelikle benimle bu söyleşiyi yaptığınız için teşekkür ederim ve sizlerle tanışmış olmak, hakkaniyetli ve yerinde eleştirilerinizle yorumlarınızı okuyup tur boyunca paylaşmak benim için güzel ve değerliydi. Bu söyleşiyi tur bitiminden önce yapıyor olduğumuz için diğer arkadaşların yorum ve eleştirilerini de merak ve heyecanla bekliyor olduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Ben bir çoğunun sandığının aksine maalesef ki 35 yaşındayım. Ama önemli olan kimlik yaşı değildir diyerek beni avutabilirsiniz;) tamamen açığım bu konuda… Evli ve iki çocuk annesiyim. Aynı zamanda çalışıyorum. İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü ve İngiltere de Portsmounth Universitesi Siyasal Bilimler fakültesini eş zamanlı okuyarak bitirdim ve akabinde MBA yüksek lisansı yaptım. Her yeni mezun gibi ne yapacağını bilmezken önce dış ticaret ardından pazarlama alanlarında çalışıp en sonunda da ikisini birbirine katmaya karar verdim. Ne iş yapıyorsun derseniz şimdi anlayacağınız biraz ondan biraz bundan ortaya karışık ne iş olsa yaparım. Ancak hepsinden önemlisi bir anne ve eşim. Dokuz yıldır evliyim ve ailem benim için yazdığım bütün masalların temeli.
Kırmızı oyunlarından bilindiği üzere kırmızı en sevdiğim renk. Kırmızının pek çok şeyi barındırdığına inanıyorum.
Seyahat etmeyi severim ki işimin bir parçası da bunu içerdiği için şanslıyım. Birde anlayacağınız üzere konuşmaya bayılıyorum. Konuşmak hayat benim için. İnsanları dinlemeyi onların sıkıntılarını biraz olsun hafifletip yüklerini alabilmeyi seviyorum. Kimi zaman daha şanslıysam bunu daha az şanslı biri için kullanmam gerektiğine inanırım ve bu hayatta sadece insan biriktiririm. Yaşları ve kim olduklarının iddia edildiği mühim değil. Bu hayattan giderken bir tek biriktirdiğim insanlar olacak yanımda. Sizi sıkmadan bir sonraki soruya geçeyim isterseniz.
RKBT: Sıkılmak mı? Kendinizi bu kadar güzel tanıttığınız için mutlu olduk biz. Peki yazmaya nasıl başladınız? Sizi teşvik eden biri oldu mu?
Müjde Albayrak: Yazmayı oldum olası seviyorum. Şiirlerle başlayan yazma maceram küçük masallar ve çocuk hikayeleri ile form değiştirdi. Sonra fark ettim ki hayat zaten sıkıcı ve monoton. Binlerce dert var insanların hayatında ve ne kadar büyürsek büyüyelim özellikle de biz kadınların masallara ihtiyacı var. Belki birinin sıkıntısını kafasını yormadan beş dakika olsun o dertten uzaklaştırır ve belki de bir umut hissetmesine sebep olurum diye bu büyüklere masalları yazmaya başladım. Hissiz’i Wattpad de yazarken bir okuyucum hasta çocuğunun tedavisi boyunca okuyarak biraz olsun kafasını dağıttığını söyleyerek teşekkür etmişti. Bu benim için amacıma ulaşmış olmak demek.
Beni teşvik eden en büyük motivlerden biri Levent Erden'dir. Belki kendisinin haberi yok bile bundan:) Levent Bey reklamcılığın su götürmez devidir. Benim yüksek lisans programımda pazarlama dersime girerdi. İlk ders hepimizden boş bir kağıt çıkarmamızı istedi. Soru “Büyüyünce ne olacaksınız?” dı. Ben o kağıda yazar yazmıştım. Yazar sayılır mıyım bilmem. Bu okuyucunun takdiridir. ‘Yazan’ diyorum kendime o yüzden.
RKBT: Sizi Wattpad hikayeleriniz ile tanıdık. İlk yazdığınız hikaye hangisiydi?
Müjde Albayrak: Wattpad de ilk yazdığım hikaye ‘Hissiz’. Ondan önce paylaştığım hikayem yok. İnternette paylaşabileceğim bir ortama daha önce güvenemedim farklı sebeplerden. Wattpad ise yasal yükümlülüklerle sadece bunun için kurulmuş bir site ve gelende bu amaçla geliyor. O yüzden bundan sonra bir aksilik olmazsa Hissiz gibi diğer hikayelerimi de yazım aşamasında düzenlemeye girmeden önce Wattpad de yayınlayarak yazmak istiyorum ki farklı sebeplerden alamayanlarda bir şekilde okuyabilme şansına erişsin. Ancak maalesef her yasal ikaza rağmen esinlenme adı altında art niyetler çıkabiliyor ki bu tip konularda fazlasıyla hassas olduğumu herkes bilir. Bu yüzden bir yanım da kızıp hikayelerimi toptan internetten kaldırmamdan korkmuyor değil.
RKBT: Merhaba :) Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Müjde Albayrak: Merhaba, öncelikle benimle bu söyleşiyi yaptığınız için teşekkür ederim ve sizlerle tanışmış olmak, hakkaniyetli ve yerinde eleştirilerinizle yorumlarınızı okuyup tur boyunca paylaşmak benim için güzel ve değerliydi. Bu söyleşiyi tur bitiminden önce yapıyor olduğumuz için diğer arkadaşların yorum ve eleştirilerini de merak ve heyecanla bekliyor olduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Ben bir çoğunun sandığının aksine maalesef ki 35 yaşındayım. Ama önemli olan kimlik yaşı değildir diyerek beni avutabilirsiniz;) tamamen açığım bu konuda… Evli ve iki çocuk annesiyim. Aynı zamanda çalışıyorum. İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü ve İngiltere de Portsmounth Universitesi Siyasal Bilimler fakültesini eş zamanlı okuyarak bitirdim ve akabinde MBA yüksek lisansı yaptım. Her yeni mezun gibi ne yapacağını bilmezken önce dış ticaret ardından pazarlama alanlarında çalışıp en sonunda da ikisini birbirine katmaya karar verdim. Ne iş yapıyorsun derseniz şimdi anlayacağınız biraz ondan biraz bundan ortaya karışık ne iş olsa yaparım. Ancak hepsinden önemlisi bir anne ve eşim. Dokuz yıldır evliyim ve ailem benim için yazdığım bütün masalların temeli.
Kırmızı oyunlarından bilindiği üzere kırmızı en sevdiğim renk. Kırmızının pek çok şeyi barındırdığına inanıyorum.
Seyahat etmeyi severim ki işimin bir parçası da bunu içerdiği için şanslıyım. Birde anlayacağınız üzere konuşmaya bayılıyorum. Konuşmak hayat benim için. İnsanları dinlemeyi onların sıkıntılarını biraz olsun hafifletip yüklerini alabilmeyi seviyorum. Kimi zaman daha şanslıysam bunu daha az şanslı biri için kullanmam gerektiğine inanırım ve bu hayatta sadece insan biriktiririm. Yaşları ve kim olduklarının iddia edildiği mühim değil. Bu hayattan giderken bir tek biriktirdiğim insanlar olacak yanımda. Sizi sıkmadan bir sonraki soruya geçeyim isterseniz.
RKBT: Sıkılmak mı? Kendinizi bu kadar güzel tanıttığınız için mutlu olduk biz. Peki yazmaya nasıl başladınız? Sizi teşvik eden biri oldu mu?
Müjde Albayrak: Yazmayı oldum olası seviyorum. Şiirlerle başlayan yazma maceram küçük masallar ve çocuk hikayeleri ile form değiştirdi. Sonra fark ettim ki hayat zaten sıkıcı ve monoton. Binlerce dert var insanların hayatında ve ne kadar büyürsek büyüyelim özellikle de biz kadınların masallara ihtiyacı var. Belki birinin sıkıntısını kafasını yormadan beş dakika olsun o dertten uzaklaştırır ve belki de bir umut hissetmesine sebep olurum diye bu büyüklere masalları yazmaya başladım. Hissiz’i Wattpad de yazarken bir okuyucum hasta çocuğunun tedavisi boyunca okuyarak biraz olsun kafasını dağıttığını söyleyerek teşekkür etmişti. Bu benim için amacıma ulaşmış olmak demek.
Beni teşvik eden en büyük motivlerden biri Levent Erden'dir. Belki kendisinin haberi yok bile bundan:) Levent Bey reklamcılığın su götürmez devidir. Benim yüksek lisans programımda pazarlama dersime girerdi. İlk ders hepimizden boş bir kağıt çıkarmamızı istedi. Soru “Büyüyünce ne olacaksınız?” dı. Ben o kağıda yazar yazmıştım. Yazar sayılır mıyım bilmem. Bu okuyucunun takdiridir. ‘Yazan’ diyorum kendime o yüzden.
RKBT: Sizi Wattpad hikayeleriniz ile tanıdık. İlk yazdığınız hikaye hangisiydi?
Müjde Albayrak: Wattpad de ilk yazdığım hikaye ‘Hissiz’. Ondan önce paylaştığım hikayem yok. İnternette paylaşabileceğim bir ortama daha önce güvenemedim farklı sebeplerden. Wattpad ise yasal yükümlülüklerle sadece bunun için kurulmuş bir site ve gelende bu amaçla geliyor. O yüzden bundan sonra bir aksilik olmazsa Hissiz gibi diğer hikayelerimi de yazım aşamasında düzenlemeye girmeden önce Wattpad de yayınlayarak yazmak istiyorum ki farklı sebeplerden alamayanlarda bir şekilde okuyabilme şansına erişsin. Ancak maalesef her yasal ikaza rağmen esinlenme adı altında art niyetler çıkabiliyor ki bu tip konularda fazlasıyla hassas olduğumu herkes bilir. Bu yüzden bir yanım da kızıp hikayelerimi toptan internetten kaldırmamdan korkmuyor değil.
RKBT: Nick olarak neden Lemariz'i kullanıyorsunuz? Ortaya çıkışı nasıl oldu?
Müjde Albayrak: Lemariz Farsça kökenli Osmanlıca bir kelime. Parlayan/parıldayan demek. Yaşım itibari biraz nuhnebi kalmış olabilirim ki internetin ilk çıktığı ve yaygınlaştığı zamanlara tanıklık ettim. O zamanlar internette ismimiz bir devlet sırrıydı. Bende o zamanlar üniversite de Osmanlı tarihi dersi alıyordum bir Osmanlıca sözlüğüm vardı. Lemariz oradan çıkma ilk ve tek nickimdir.
Wattpad de hikayelerimi yazma kararı alınca da önce ismimi vermek istemedim. Bağımsız biri olarak yazmak ve yaş, eğitim vs. sınırı olmaksızın eleştirilen biri olmaktansa yazan olmak istedim. O yüzden de bir mahlasa ihtiyacım oldu ve eski nickimi kullandım. Ama şu var ki ister istemez bir süre sonra dilimden dolayı sanırım insanlar yaşımı ve kimliğimi sorgulamaya başladı ve kısa sürede Lemariz Müjde abla oluverdim.
RKBT: Anlamını biz de beğendik. Merak ettiğimiz kadar varmış. Peki yazmak sizin için öncelik midir?
Müjde Albayrak: Yazmak eğlenmek için yaptığım ve beni rehabilite eden bir şey. Psikologlara para vermek yerine yazıyorum. Demiştim ya konuşurum ve insanları dinlerim. Birinin sıkıntısı ne diye sorarım. İyi misin diye de sorarım. O yüzden de yazdıklarım her ne kadar abartı masallar olsa da benim tanıdığım, gördüğüm, dinlediğim gerçek insanlar var temellerinde. Bu onlara yalnız olmadıklarını ve birinin onları kaale aldığını onlara ifade etme biçimim bir yerde. O yüzden evet önceliğim. Örneğin aileme vakit ayırmadan kesemeyeceğim için uykumdan kesip yazarım, spor yaparken notlar alırım, çorba karıştırırken bir yandan bölüm yazmaya çalışırım (Sağ olsun akıllı telefonlar). Bu şekilde gözümden kaçan detaylar oluyor mu? Elbette oluyor ama ben mükemmel değilim ve olmak gibi bir niyetimde yok. Ben kusurlarımla erişilebilirim. Özetle evet, hayatımın hep bir köşesinde öncelikte duruyor yazmak ve bunu yaparken eğlendiğim sürece ve eğlendirdiğim sürece sorun yok demektir.
RKBT: Roman dışında herhangi bir tür yazdınız mı? Yazmayı düşünür müsünüz?
Müjde Albayrak: Eskiden şiir ve küçük masalcıklar yazıyordum ama o masalcıklar şimdi sadece benim ufaklıklarım için. İçimden geleni yazıyorum ve o zaman geldiğinde içimden ne gelirse gene onu yazıyor olacağım. Şu anda önceliğim bu seri ve beraberinde gene içime doğan yan kurgular. Seriyi bitirmeden Frezya’yı yazmaya başlamak istemiyordum mesela ama engel olamadım:) Aktı geldi… O benim biraz da Yeşilçam özlemim, o yüzden benim için özel. Belki bir gün de diyeceğim ki bu da benim Orhan Veli özlemim… Ama şimdilik elimde, içimde bunlar var.
RKBT: Yerli ya da yabancı yazarları takip eder misiniz? Kimleri okursunuz?
Müjde Albayrak: Deli gibi okuyan bir okuyucuyum. Bundan gurur duysam da bir süre sonra sanırım hastalıklı bir hal alıyor. Korku romanları kesinlikle listemden çıktılar çünkü sonrasında bir süre banyoya bile tek başıma gidemiyorum. D&R'da tarihi romantik yazan kim varsa listeye katabilirsiniz ancak pop 10 listemin başını her ne kadar Maya Bank sağlam bir şekilde yerini sarssa da Julie Garwood kimseye yar etmez. Sabrina Jeffries ve Rachel Gibson da tabi ki liste başının sıkı müdavimleri. İnkar edemeyeceklerimse her zaman Jennifer L. Armentrout, Christine Feehan, Kresley Cole, Lara Adrian, P.C. Cast, Monica McCarty, Larissa Ione ve tabi her iflah olmaz romantik kadının vazgeçilmezi: Harlequin dizileri… Yazabileceğim yüzlerce var ve böyle giderse bu soruyu geçemem ama yerli yazarlardan isim vermesem affınıza sığınarak? Kimseye unutup da haksızlık etmek istemiyorum ya da belki de şahsen tanıdığım için bir kısmını ayrıcalık yapmış gibi olmak istemiyorum. Elimden geldiğince wattpad de hikayelerimi yayınlarken kendi okuyup sevdiğim yerli yazarlardan alıntılar yaparak takipçilerimi onların dilleriyle tanıştırmaya çalışıyorum. Mesela en son Frezya da Başak Kızıltan ve Nursel Calap’ı hikaye karakterlerimin konuşmasına aldım. O kurgu olarak daha müsait olduğu için muhtemelen daha yazarlarımızı konuk alacağım çünkü yan karakterlerden biri olan Beste heyecanlı bir karakter.
RKBT: Hissiz'i yazmak aklınıza nasıl geldi? Bazı dönemler hepimiz hissiz olmak isteriz. Böyle bir dönemde mi yazmaya başladınız?
Müjde Albayrak: Aslında fazlasıyla hissettiğim bir dönemde başladım. Yeni doğum yapmıştım ve emziriyordum. Yaşımız ve cinsel tercihlerimiz her ne olursa olsun hepimiz hissedebilmeyi isteriz. Birisiyle o özel bağları kurabilmeyi, sevildiğimizi hissetmeyi arzularız. Bir nevi bu konuda her daim açız. Kimimiz tadına bakamayacak kadar şanssızız ki Alexander onlardan biri. Aslında hissetmiyor değil. Hissediyor, hem de en büyük acıyı: sevilmemeyi hissediyor. Canı öyle yanıyor ki hissettiğini reddetmeyi seçiyor kendini koruyabilmek adına. Bir nevi ‘acı yok Rambo’ durumu. Oğlumla kurduğum bağdan ortaya çıktı sanırım Alexander. Bir insan en temel sevgiden en aciz durumunda mahrum kalırsa ne olur dedim ve Alexander doğdu. Ben hissetmeyi severim. Acıyı da diğer hisleri de hissettiğim sürece insan olabildiğime inanıyorum çünkü hepsini paylaşabildiğim bir zeminden geliyorum. O yüzden aksi ihtimalleri de görmek istedim sanırım. Mesela Heaven korkuyor. Kendi korkularının ardına saklanıyor. Ben olsam saklanmaz yüzleşirdim gibi geliyor. Alexander’ın ihtiyacı olan onu koşulsuz sevebilecek ve kabullenebilecek biriydi. O yüzden Heaven doğdu. Heaven kaybetme korkusu yaşamasa belki de Alexander’a sabretmezdi. Ama asla pasif değil lütfen yanlış anlaşılmasın. O kabulleniyor, isyan etmiyor, sadece sabrediyor. Böyle etki tepkilerle doğdu Hissiz ve şekillendi. Her bir gelişmesi doğal insan tepkisine dayanıyor. Bütün bunlar aklıma nereden geldi sorusuysa sanırım ilahi bir soru cevap:) Sadece yazmak istedim ve geldi…
RKBT: Hissiz'in ortaya çıkış süreci ne kadar sürdü? Zorlayan bir roman mıydı?
Müjde Albayrak: Hemen hemen sekiz bilemedin dokuz aya yakın bir süreydi. Aman Allahım! Şimdi farkettim doğum gibi :) Zorlamadı diyebilirim çünkü karakterler doğal tepkimelerle ilerledi ve bu buna bu tepkiyi verirdi dedikten sonra tüm iniş çıkışları da hazır olduğu için aktı. Tek zorlayan yanı çatıyı kurmam ve karakterleri oturtmamdı. Start almak zorlayıcıydı da diyebiliriz. Gidişatı belirleyip karakterleri oturtana kadar zorlandım evet.
RKBT: Hissiz'i yazarken sizi zorlayan bir karakter ya da tıkandığınız bir bölüm oldu mu?
Müjde Albayrak: Evet oldu. İlk haliyle ilk on bölüm beni zorladı çünkü hikayeyi tamamladıktan sonra geri dönüp dengeyi kurmak için yeniden elden geçmem gerekti. Hikayenin kurulum aşamasıydı ve tüm kaderin belirleyicisi. Kimisi giriş yüzünden fazla erotik buluyor olabilir ama Alexander’ı tanımlayabilmek için bence gerekliydi. Gene de ister istemez okuyucunun yaş aralığı fazla geniş olduğundan (ortalama 16-45 yaş arası ve genellikle bayan) dengeyi kurmak zordu.
Karakterlerden de en zoru Daniel çünkü en normali o. O bir Türk kızına aşık olacak kendi mücadelesinin içinde. Bu yüzden de onu en sona bıraktım. Finali bir Türk ile yapmak istedim.
RKBT: Hissiz bir serinin ilk kitabı. Peki diğerleri kimleri anlatacak? Biraz bilgi alsak.
Müjde Albayrak: Önümüzde "MASKE" var, en çok aşık olunan karakteri konu alıyor: Adrian ve onun sevdiceği Jasmine. Adrian sanırım Alexander’ın önüne geçmeyi başaran bir yan karakterdi. Onun hikayesi biraz kışkırtıcı ve tutkulu olacak. 3.sü gözlemci Marcus ve buzlar kraliçesi Josephine. Onların aşkı bize yargılamamayı öğretecek. Son olarak da 4.sü azimli Daniel ile henüz Hissiz'de tanımadığınız ama Maske'de tanışacağınız sakar Yağmur olacak. Hep ihtiyaç duyulan biri bu defa Yağmur’a ihtiyaç duyarsa ne olur onu göreceğiz. Bir de merakla beklenen 17 yıl sonraki Angel ve Adriano var. Yoğun talep var onları da yazmam için ama ben onlar adına okuyucuya küçük bir sürpriz planlıyorum. Bakalım beğenecekler mi?
Bu seriye geçiçi olarak wattpad de "Bir Aşk Serisi" adı verdik ama esas şimdi okuyucuya soracağım. Birinci baskıyı da yayınevinin elinde tükettiğimize göre sorma zamanımız geldi. Her birinden gelecek öneriye açığım ve bekliyorum.
RKBT: Biz de RKBT olarak nasıl öneriler gelecek diye merak ediyoruz :) Gelelim Hissiz'in kapağına. Hissiz'in kapağı minik papatya ayrıntısıyla tasarlanmış. Peki kapak sizce içeriği yansıtıyor mu?
Müjde Albayrak: Kesinlikle yansıtıyor. İnternet de yayınladığım zaman harika bir opera afişi kullanmıştım. Öyle özdeşleşti ki Alexander ile sırf bu yüzden başta kapağı yadırgayan fazla kişi oldu. Ama o bir opera afişiydi. Afiş olarak tasarlanmış ve doğal olarak internette göze batmıyor. Afiş ve benzeri bir çalışma güzel durmayacağı gibi yarı çıplak bir adam uygun olmayacaktı. Bu kapağımızı güzel bir el tasarladı. Ne açık ne de özdeki kışkırtıcılıktan yoksun. Adamın duruşu da tam olarak o umursamaz tavrı yansıtırken eklenen papatya detayı hassasiyeti vurguladı.
RKBT: Basılması kesinleşmiş başka bir roman var mı? Şahsen biz ekip olarak Maske'yi (Adrian'ı) merak ediyoruz :)
Müjde Albayrak: Şu anda öncelikli odağım Maske. Ancak size ayıp olmayacaksa bunu şimdilik konuşmayı ertelesek? Maske henüz tamamlanmadı.
RKBT: Tabii ki :) Son olarak okurlarınıza neler söylemek istersiniz?
Müjde Albayrak: Olmaz mı? Ben hep diyorum eğlenmek için yazıyorum ve hep birlikte yorulmadan eğleniyorsak ve bir de karşılıklı bir paylaşıma girebiliyorsak işte o muhteşem demektir. Ne kadar sattığı, kaç baskı yaptığı değil bir vesile olup birbirimizi belki de anlamamızı sağlaması ve ortak bir zeminde buluşturması benim için öncelikli olan. Hayat görüşleri belki de çok farklı insanlar bu düzlemde buluşup ortak bir beğeniyi belki de eleştiriyi birlikte paylaşabiliyorsa ve buna ben vesile olabiliyorsam ne mutlu. O yüzden de arada küçük oyunlar oynuyoruz kendimizi ve çevremizi sevmeye yönelik.
Sevgili okurlar bu bloggerlar şahane. Ben onları blog tur olarak takip ediyordum ama artık tek tek de takip edeceğim ve size de tavsiye ediyorum. Yapıcı, dürüst ve emeğe saygılılar. Malum bu devirde bu meziyetler lüks kalıyor. Bu blog turda ki her bir blogger da değere layık güzelliklerden.
Sevgili okurlar bu bloggerlar şahane. Ben onları blog tur olarak takip ediyordum ama artık tek tek de takip edeceğim ve size de tavsiye ediyorum. Yapıcı, dürüst ve emeğe saygılılar. Malum bu devirde bu meziyetler lüks kalıyor. Bu blog turda ki her bir blogger da değere layık güzelliklerden.
RKBT: Bizi utandırdınız. Elimizden gelenin en iyisini yapmak için çabalıyoruz. Söyleşi teklifimizi kabul ettiğiniz ve böyle güzel bir söyleşi olmasını sağladığınız için teşekkür ederiz :)
0 yorum:
Yorum Gönder