Orijinal İsim: Letters from Skye
Yazar: Jessica Brockmole
Çevirmen: Duygu Filiz
Çevirmen: Duygu Filiz
Yayınevi: Epsilon Yayınevi
Sayfa: 280
Baskı Yılı: 2012
Elspeth Dunn, 24 yaşında, İskoçya'nın Skye adasında yaşayan, evli, şiir kitapları yayınlanmış bir şairdir. Sakin bir hayatı vardır. Bir gün ilk hayran mektubunu alır hem de Amerika'dan. David isimli hayranı yazdığı mektupta şiirlerin bir şekilde ona dokunduğunu yazmıştır ve böylece yıllarca sürecek mektup arkadaşlığı başlamış olur. 1. Dünya Savaşı çıktığında kocası ve erkek kardeşi savaşa katılır. Zamanla David ile aralarındaki ilişkinin boyutu değişir ve bir aşk doğar. Ancak David'te savaşa katıldığında Elspeth için hayat daha da zorlaşacaktır hele de David ile bir kez buluşmuşken.
David Graham, 21 yaşında, Amerika'da yaşayan bir üniversite öğrencisidir. Arkadaşı İngiltere'den ona bir şiir kitabı gönderir. Bu şiirler David'in hoşuna gider ve şaire mektup yazmaya karar verir. Bu mektuplaşma yıllar geçtikçe değişik bir boyut kazanacaktır ama kazançlar kadar kayıplar da olacaktır. Peki yapılan hatalar telafi edilebilir mi?
Margaret Dunn, Elspeth'in kendi bildiğini okuyan kızı. 2. Dünya Savaşı döneminde yaşayan, durduğu yerde duramayan, evlenmeye karar verdiği savaştaki Paul ile mektuplaşan bu kız ailesiyle hiç görüşmeyen annesi Elspeth'in geçmişini öğrenmeye, gizemi çözmeye çabalıyor.
Öncelikle şunu söylemeliyim. Mektuplardan oluşan bu roman ilk anda gözümü korkutmuştu. Bu tarzı pek sevdiğim söylenemez. Kapağı bu kadar masum duran bir şey kötü olabilir mi diye düşündüm ve başladım okumaya. İlk andan itibaren etkisi altına aldı beni. Mektuplardan oluşsa da dili akıcı. Dönem farklılığı olduğundan ve ne olduğunu sürekli merak ettiğinizden elinizden bırakamıyorsunuz. Az çok empati kurabiliyorsunuz. Yanlış zaman, yanlış insan gibi bir durumda buluyor kendilerini ikilimiz. Her şeye rağmen iyi veya kötü zamanlarında birbirlerinin mektuplarına tutunuyorlar. Duygusal yönü ağırdı ve bu benim hoşuma gitti.
Romanda 2 farklı dönem mektuplarını okuyoruz. 1912-1917 yılları arası (David - Elspeth) ve 1940 (Margaret - Paul/Finlay) yılı mektuplaşmalarından oluşuyor. Elspeth - David mektuplaşmaları haricinde farklı kişilerin mektupları da yer alıyor. Margaret, annesinin geçmişinden ve Margaret'in babası hakkında konuşmayı reddetmesinden dolayı sırları olduğunun farkında. Bu sırlara ulaşmak için harekete geçmek istiyor. Bir yandan ortadan kaybolan annesinin neyin peşinden gittiğini bulmak, bir yandan da kendisiyle ilgili soru işaretlerini gidermek istiyor.
İnanın mektuplardan oluşan bir romanın yorumunu yazmak zor. Elimden geldiğince tadı kaçmayacak şekilde aktarmaya çalıştım. Bu tarzı severseniz zaten çok keyif alacaksınız ama benim gibi tereddütleriniz varsa da bir şans vermenizi öneririm.
Elspeth Dunn, 24 yaşında, İskoçya'nın Skye adasında yaşayan, evli, şiir kitapları yayınlanmış bir şairdir. Sakin bir hayatı vardır. Bir gün ilk hayran mektubunu alır hem de Amerika'dan. David isimli hayranı yazdığı mektupta şiirlerin bir şekilde ona dokunduğunu yazmıştır ve böylece yıllarca sürecek mektup arkadaşlığı başlamış olur. 1. Dünya Savaşı çıktığında kocası ve erkek kardeşi savaşa katılır. Zamanla David ile aralarındaki ilişkinin boyutu değişir ve bir aşk doğar. Ancak David'te savaşa katıldığında Elspeth için hayat daha da zorlaşacaktır hele de David ile bir kez buluşmuşken.
David Graham, 21 yaşında, Amerika'da yaşayan bir üniversite öğrencisidir. Arkadaşı İngiltere'den ona bir şiir kitabı gönderir. Bu şiirler David'in hoşuna gider ve şaire mektup yazmaya karar verir. Bu mektuplaşma yıllar geçtikçe değişik bir boyut kazanacaktır ama kazançlar kadar kayıplar da olacaktır. Peki yapılan hatalar telafi edilebilir mi?
Margaret Dunn, Elspeth'in kendi bildiğini okuyan kızı. 2. Dünya Savaşı döneminde yaşayan, durduğu yerde duramayan, evlenmeye karar verdiği savaştaki Paul ile mektuplaşan bu kız ailesiyle hiç görüşmeyen annesi Elspeth'in geçmişini öğrenmeye, gizemi çözmeye çabalıyor.
Öncelikle şunu söylemeliyim. Mektuplardan oluşan bu roman ilk anda gözümü korkutmuştu. Bu tarzı pek sevdiğim söylenemez. Kapağı bu kadar masum duran bir şey kötü olabilir mi diye düşündüm ve başladım okumaya. İlk andan itibaren etkisi altına aldı beni. Mektuplardan oluşsa da dili akıcı. Dönem farklılığı olduğundan ve ne olduğunu sürekli merak ettiğinizden elinizden bırakamıyorsunuz. Az çok empati kurabiliyorsunuz. Yanlış zaman, yanlış insan gibi bir durumda buluyor kendilerini ikilimiz. Her şeye rağmen iyi veya kötü zamanlarında birbirlerinin mektuplarına tutunuyorlar. Duygusal yönü ağırdı ve bu benim hoşuma gitti.
Romanda 2 farklı dönem mektuplarını okuyoruz. 1912-1917 yılları arası (David - Elspeth) ve 1940 (Margaret - Paul/Finlay) yılı mektuplaşmalarından oluşuyor. Elspeth - David mektuplaşmaları haricinde farklı kişilerin mektupları da yer alıyor. Margaret, annesinin geçmişinden ve Margaret'in babası hakkında konuşmayı reddetmesinden dolayı sırları olduğunun farkında. Bu sırlara ulaşmak için harekete geçmek istiyor. Bir yandan ortadan kaybolan annesinin neyin peşinden gittiğini bulmak, bir yandan da kendisiyle ilgili soru işaretlerini gidermek istiyor.
İnanın mektuplardan oluşan bir romanın yorumunu yazmak zor. Elimden geldiğince tadı kaçmayacak şekilde aktarmaya çalıştım. Bu tarzı severseniz zaten çok keyif alacaksınız ama benim gibi tereddütleriniz varsa da bir şans vermenizi öneririm.
cnm sana bir ödül yolladım :) daha çok blog tanımak için yapılan bir etkinlik :)
YanıtlaSilCanım teşekkür ederim :) Ben de yaptım.
Sil