Yazar: Fatih Murat Arsal
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa: 528
Baskı Yılı: 2014
Fatih Murat Arsal'ı uzun zamandır takip ediyorum. Bu yılki fuarda kendisiyle muhabbet etme fırsatım da oldu. Anlaşma birbirinden bağımsız romanlardan oluşan bir seriye ait.
Anlaşma deyince ahh Yavuz ahh dememek ne mümkün. Başlangıçtan bitişe kadar Yavuzcuğum ne yapıyorsun böyle dedim durdum. Merve neden bu kadar saf diye düşündüm. Okurken kendinizi kaptırmanız çok mümkün.
Yavuz'un bazen öküz biri olduğu doğru ancak istediğinde de ondan romantiği, düşüncelisi yok. Ailesinin tek çocuğu, İzmir'de yaşıyor. Akçay'da yaşayan annesi onu evlendirmek konusunda çok kararlıdır. 31 yaşında, özgürlüğüne düşkün, çapkın, yakışıklı, esmer, mavi gözlü, gür siyah saçları olan biri Yavuz. Çocukluk arkadaşı Suat'ın cafesinde aklına gelen fikri uygulamaya koyan Yavuz orda çalışan Merve'yi biraz da tesadüf eseri planına dahil eder.
Merve henüz 20 yaşında bir üniversite öğrencisi. Beyaz tenli, yeşil gözlü, güzelliğiyle dikkat çeken fakat bunun farkında olmayan, tek derdi okulunu bitirmek olan bir kız. Masrafları için akşamları cafede çalışmakta olan Merve patronunun arkadaşı olan ancak hiç tanımadığı adamın teklifiyle şok olur. Teklif Merve için kaçırılmayacak gibidir. Merve düşününce mantıklı geleni yapar ve Anlaşma'yı kabul eder. Sadece 2 ay evlilik oyunu oynayacaktır. Karşılığında alacakları ise küçümsenecek gibi değildir. Evet kararlıdır. Bunu yapacaktır.
Yorumuma gelecek olursak Yavuz'un kendini alelacele Merve'ye tanıttığı paragrafa bayıldım. Merve'nin saf halleri, soruları, konuşmaları, direnişi hepsini okumak çok keyifliydi. Zaten çok akıcı bir aşk romanı. Nasıl bittiğini anlamadım. Merve'nin kahve ile Selim ve Yavuz'dan intikam alması beni çok güldürdü. Yavuz'un Merve'nin saflığı ve duru güzelliğini fark etmesi ve nasıl daha önce fark edemediğini düşünmesi, aslında Yavuz'un hallerini okudukça çoooook eğlendim. Yavuz nereden nereye dedim kitabın kapağını kaparken :)
ARKA KAPAK
Kafenin dışındaki fırtına, genç adamın yüreğindekinden daha şiddetli değildi. Annesinin baskılarından o kadar bunalmıştı ki, ona aklına gelen ilk yalanı söyledi. Bu yalanına servis yapan garson kızı da ortak etmeye çekinmedi.
"Telefonda annem var!" dedi asık bir suratla. Otoriter sesli adamın tavrı garson kızın itiraz etmesini engellemişti.
"O ne sorarsa 'evet' de... Tamam mı? Sadece 'evet' de. Çok nazik ol! Söz veriyorum, bu iyiliğinin karşılığını alacaksın!"
Garson kız bu sert görünümlü adamın annesi ile ne konuşabilirdi ki?
"Acaba oğlumun dediği doğru mu?" diye sormuştu kadın. Peki ama ana oğul arasından konuşmanın içeriği neydi ki? Sonra adamın her soruya 'evet' demesini istediğini hatırladı. Sorun değildi. Evet demek o kadar da zor olamazdı.
"Evet, doğru!.." dedi duru bir sesle. Ama ardından gelen soruya hazırlıklı değildi!
"Ve... yani gerçekten evleneceksiniz, öyle mi?"
Birçok yanlış anlamanın sonunda anlaşmaktan başka çareleri yoktu. Sadece iki ay birbirlerine dayanacaklardı. Ama gerçek aşk için sınırlı anlaşmaların hiçbir önemi yoktu. Evlenmemek için evlenmek kadar komik bir şey olabilir mi?
Kadere müdahale edilemeyeceğini anladığınız, anlaşmaların bozulmasına destek olacağınız bir FMArsal romanı daha...
Bir FMArsal hayranı olarak yorumuna bayıldım diğer kitaplarınında yorum larını merakla bekliyorum :)
YanıtlaSilBu yorumu okuyunca yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. :) Bence hiç vakit kaybetme, hepsini hemen oku yoksa ben bunları bu zamana kadar nasıl okumadım diye çok pişman olacaksın. Hepsi birbirinden güzel kitaplar ama muhteşem dörtlünün (Nefretten Sonra, Seni Sevmek İstemedim, Yalnız Gözlerin İçin, Beni Bırakma) maceracı yönü beni benden alıyor. SSİ'yi en son okumanı tavsiye ediyorum böylelikle Dodo'nun hallerine çok güleceksin. ^_^ ve Şahane Gelin demişsin, kendisi benim gözbebeğim <3 yorum şahane olmuş, diğer kitapları okuduktan sonra düşüncelerini merak ediyorum. :)
YanıtlaSil