Kızıl Kraliçe son zamanlarda okuduğum en güzel kitaptı. Fuarda kendisiyle sürekli bakışmıştık ve nihayet dayanamayıp almıştım. İlk fırsatta da okudum. Şu an tek pişmanlığım ikinci kitap çıkmadan okumuş olmam. Bundan sonra ne olacak sorusu var hep kafamda.
Mare, kızıl olarak doğmuştur. Mecburi hizmetine az bir zaman kalan Mare, ailesinin geçimini hırsızlık yaparak sağlamaktadır. Üç abisi de mecburi hizmete gitmiştir ve babası savaş gazisidir. Kız kardeşi ise bir terzinin yanında çalışmaktadır. İlerde terzi olacaktır. Mare, kız kardeşinin başına gelen kötü olaydan sonra gece hırsızlık yapmaya karar verir ve bir mekanın kapısında bekler. Ancak bir kişi onun ne yaptığını anlar ve ona para vererek evine götürmeyi teklif eder. Ertesi gün Mare, kendini sarayda çalışırken bulur ve gizemli yabancının geleceğin kralı olduğunu öğrenir.
Hiç bilmediği bir dünyada gümüşlerin yanında çalışmaya başlayan Mare, gümüş yeteneklerine sahip olduğunu arenadaki herkesle birlikte öğrenir. Ne olduğu anlaşılmadığı için kral ve kraliçenin onu yanlarından ayırmak gibi bir niyeti yoktur ve yine aniden kendini küçük prensle nişanlı bulur. Kızıl Muhafızlar günden güne güçlenmektedir ve saray için tehlike teşkil etmektedir. Yapacaklarını kafasında netleştiren Mare şimdi kimlere güvenebileceğini bilmek zorundadır.
Spoiler vermemek için toplu bir yorum yaptım ama inanın bu kısımdan sonrası şoklar içinde geçiyor. Tahmin etmiş olsam bile o kadarını beklemiyordum sanırım. Cal, Maven, Kral, Kraliçe, Mare ve daha birçok kişinin akıbetini heyecanla takip ediyor insan okurken. Akıcı bir romandı. Yazarın kalemini de sevdim. Umarım yakın zamanda ikinci kitap çıkar. Yakın zamanda çıkacak diye biliyorum gerçi ama yine de hiç belli olmaz :) Şimdilik hoşça kalın.
Yorumunla biraz anladım kitabı alıp mutlaka okuyacağım saolll...
YanıtlaSilİyi okumalar o zaman ☺
Sil