Herkese merhaba
Daha önce defalarca yazdığım üzere Selvi Atıcı favori Türk yazarlarımdan biridir. Ne yazsa okurum. Her ne kadar Kayıp Şehir serisini ayrı bir yerde tutsam da beni hayal kırıklığına uğratan kitabı olmamıştır. Biz'i fuarda almıştım ve hemen okumuştum. Yazıyı da hazırlamışım ama nedense yayınlamamışım :D Bugüne kısmetmiş ne diyeyim.
"Hanımefendi, benimle senli-benli konuşmayın. Ahbabınız değilim! Ayrıca eyleme geçmeden önce davranışlarınız için mülahaza payı bırakmanızı önerebilirim. Çünkü biraz önceki davranışınızdan ötürü kovuldunuz."
Kadın soğukça gülümsedi. Bu ne pişkinlikti? Gerçekten bu kadını işe alırken, Süheyla'nın aklından ne geçiyordu?
"Sen, benim işverenim olmadığın için beni kovman da pek mantıklı olmuyor. Ayrıca eyleme geçirdiğim her hareket inan bana, önceden etraflıca düşünülmüştür! Eski Türkçe sözlüğü gibi konuşmana da gerek yok."
Akıcı olması zaten alıştığımız bir durum. Yazar her karakteri özenle işlediği için okumak çok keyifli oluyor. Karakterlerin çokluğu kesinlikle yormuyor. Çünkü hepsi tam kıvamında yer alıyor. Hatta önceki kitaplardan tanıdığınız karakterler olursa tadından yenmiyor :D Biz'i okurken Sen kitabının karakterleri Demir ve Süheyla'yı da ara ara okumuş olduk. Sen'i okurken nedense Süheyla ve Demir'i biraz antipatik bulmuştum ama nedense Biz'i okurken ikisi de aşırı hoşuma gitti.
Genç kadın sesini kalınlaştırdı. "Flash! Flash! Flash! Çelik Mızrak'ın daha önce hiç görmediğiniz görüntüleri az sonra! Adam bağdaş kurabiliyormuş! Ağlamak üzereyiz!" Bir yudum daha aldı. "Köşeyi dönerdim."
Çelik Mızrak, tam bir beyefendiydi. Giydiği üçlü takımları, konuşmaları, kullandığı kelimeler, pijamaları falan hepsi muhteşemdi. Yüzümde sürekli bir gülümseme vardı Çelik sahnelerini okurken. Hele Çiğdem ile olan halleri daha da muhteşemdi. Birbirlerinden nefret ede ede ne hallere geldiler. Sanırım Kayıp Şehir serisi kitaplarından sonraki favorim Biz oldu.
"Bu arabaya üç kişi nasıl sığacağız?"
"Sayı saymayı da mı bilmiyorsunuz, Çiğdem Hanım? İki kişiyiz!"
"Gayet iyi biliyorum." Kadın parmaklarını havaya kaldırıp saymaya başladı. "Sen, ben ve egon... Ki egondan bahsediyoruz! Oldukça yer kaplayacaktır!" Adama sevimli bir gülücük attı. "Ben taksiyle geleyim mi?"
Çelik'in başından geçen evlilik sonrası yaşam tarzı üzücüydü. Kendisini herkese kapamış, Demir ve Süheyla dışında kimseye güvenmeyen bir adamdı. Herkese karşı mesafeli olan ulaşılmaz iş adamı. Kendi çocuğu olmadığından ve bu konuyla ilgili yaraları hiç kapanmadığı için yeğeni Umut'u ayrı bir yerde tutuyordu.
Bakışları tekrar buluştuğunda, onun gözlerinde gördüğü neşeye şaşırdı. "Sanırım tam şu anda çılgın bir eylemde bulunuyorum. Bu durumda..." Hayıflanır gibi iç çekti. "Sen, benim ilk çılgınlığımsız!"
Kadın kıkırdadı. "Bu, iyi bir şey miydi? Anlayamadım!"
Adamın dudakları büzüldü. "Bilmiyorum."
Umut için bakıcı arayan Süheyla ve Demir, Çelik'in bulduğu kişilere rağmen hiçbir eğitimi olmayan Çiğdem'i eve getirdiğinde duruma bozulan Çelik, her zamanki sert tavırlarına aynen devam ederken Çiğdem, Çelik'in neden böyle davrandığını haliyle anlayamaz. Hayatta çok başka dertler yaşamış ve o anda da yaşamaya devam eden Çiğdem, gün geçtikçe Çelik'in sert görünümünün altında yatan gerçekleri öğrendikçe ona karşı adını koyamadığı hisler beslemeye başlar. Çiğdem'in davranışları Çelik'i sinir etse de günden güne bu kadından etkilenmeye başladığını kabul etmekten başka bir şey gelmez elinden. Ve Çelik hedefini belirlemiştir. Onun peşinden gidecektir.
"Arsız, terbiyesiz, münasebetsiz ve dik kafalısın!" Adam doğruldu. "Ve ben hâlâ seni istiyorum."
Çiğdem, yemek masasına oturdu. "Sen de kibirli, yüksek egolu, çok uzun boylu ve çok bilmişsin! Ve ben de hâlâ seni istiyorum!" Sonra ne söylediğini fark edip başını hızla adama çevirdi.
Çelik, kaşlarını kaldırıp bakarken masaya doğru yürüyordu. Tam karşısına oturdu. Tüm zarafetiyle peçetesini dizlerine serdi. Sonra da çatal bıçağını eline alıp tekrar kırmızıdan mora doğru giderek renklenen Çiğdem'e baktı. "Boşa kürek çekmediğimi bilmek sevindirici!"
Çiğdem kaçtıkça nedenini çözemeyen ve kibar bir şekilde daha çok üstüne giden Çelik Mızrak'ı okumak cidden çok güzeldi. Ne olursa olsun adam kendini bozmuyordu yani :) Kurduğu cümleler zaten efsaneydi. Paragraf aralarına eklediğim alıntılardan zaten az çok anlaşılıyordur. Baştan sona keyif alarak okudum ve bitmesin istedim. Umarım Selvi Atıcı'nın yeni kitabını da kısa sürede elimize alıp okuruz. Önceki kitapların yorumları için;
Kalbim Sende Kalmış ve Yarasa yorumlarını yazmamışım maalesef :( En kısa zamanda tekrar okuyup ekleyeceğim :) Sevgiler.
Bonus / Sü-Demir Alıntısı :)
Süheyla, başındaki havluyu çekip çıkardı. "Abinin kendi klasmanında olmayan birinin peşinden koşması şaşırtıcı, değil mi?"
"Yanlışın var, kadın!"
"Neymiş!"
"Şaşırtıcı olan, abimin daha önce hiç ama hiç kimsenin peşinden koşmaması! Buna ihtiyacı hiç olmadı."
Süheyla, sırıttı. "Güzel! Umarım Çelik'in çırpınışlarını izleriz!"
"Acımasızsın, kadın!"
"Muhtemelen!"
eğlenceli bir kitaba benziyor ben ilk defa gördüm :D beklerim ben de bloğuma yorumlarını, iyi bayramlar :)
YanıtlaSilYazarın kitaplarını gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum. İyi bayramlar :)
Sil