Herkese merhaba
Uzun bir zamandır düzenli yazamıyordum. Yavaş yavaş o tembelliği üzerimden atmaya çalışıyorum. Bayram geçince daha iyi olacağımı düşünüyorum. Aşırı sıcaklar hepimizi fazlasıyla etkiledi. Bu ay toplam 13 kitap okumuşum.
İlk olarak Nefes Serisi 3. kitabını okudum. Aşk Yakar serisi devrelerimi yakmaya en müsait seriydi sanırım. Sürekli sinirlenip durdum. Neyse ki bu ayın başında seriyi bitirdim ve rahatladım. Birkaç yıldır kütüphanede okunmayı bekliyorlardı.
Bu ay serilerimin devam kitaplarına ağırlık vermeye çalıştım. Refaim serisi 3. kitabı Işıltı için beklentim büyüktü ancak kitap beklentimi de aştı. Kitap yorumunu geçmiş yazılarımdan bulabilirsiniz.
Aranızda bilenler vardır mutlaka. Bu yılki Bursa Kitap Fuarı'nda Pegasus Yayınları standında çalıştım ve Fobi önce fuarda satılmaya başlandı. Wulf Dorn okumak her zaman aklımdaydı ancak tarz açısından biraz mesafeli duruyordum. Fuarda yazarın takipçi kitlesini görünce daha fazla dayanamayıp yazarın üç kitabını aldım ve okumaya Fobi ile başladım. Yorumu detaylıca blogta yazdığım için üzerinde durmayacağım ama bunca zaman okumayı ertelerken aklım neredeydi bilmiyorum. Mutlaka okuyun.
İlk çıktığı hafta kütüphanemde yerini alan Yeşil Deniz Kabuğu ise Sarah Jio'nun tarzını bildiğim için okuma listeme dahil oldu. Akıcı bir kitap aradığımda bu tarz kitaplar kurtarıcım oluyor. Roman benim için bir Yağmur Sonrası tadını vermese de severek okuduğumu söylemeliyim. Arada sırada okunmasını tavsiye ederim ama benim için Yağmur Sonrası hep en başta gelecek :)
Bugüne kadar severek okuduğum Gülse Birsel'in son kitabını büyük hevesle almıştım. Yine çok eğlenerek okuyacağımı düşünmüştüm ancak büyük hayal kırıklığı oldu. Siyasete öyle kaptırmış ki kitabın havası bozulmuş. Siyasetten yeterince bahsediliyor günümüzde zaten. Bir de eğlenmek için aldığımız kitaplarda da siyaset olacaksa yandık. Kitabın beğendiğim tek bölümü Gazanfer Özcan'ın yazıldığı son bölümdü.
Sarai'e büyük beklentilerle başladım ve yazar beni yine yanıltmadı. Mükemmel bir kurguydu. Aşırı akıcıydı. Elimden bırakamadım :D Yazarın ülkemizde basılmış iki kitabı vardı. Hiçliğin Kıyısında ve Sonsuzluğun Kıyısında. İkisini de okumuştum ama bu seriyle bence kendini aşmış yazar. Devamını bekliyorum :)
Gelelim aylardır okuyamadım diye üzüldüğüm Düşüş kitabına. The Originals serisinin 2. kitabıydı. İlk kitap öyle bir yerde bitmişti ki merak etmemek elde değildi yani. Neyse ki haziran ayı okuma listeme dahil edip okudum. Yine heyecan doruklardaydı. Klaus'un dizide üzüldüğü yetmezmiş gibi kitapta da sürekli üzülmesi sinirimi bozuyor. Serinin son kitabını da okumak için sabırsızlanıyorum.
Fatma Erdek'in kalemine hayran olduğumu blogumu takip edenler bilir ancak bu ay okuduğum Kara Kış Beyaz Düş benim için tüm kitaplarının önüne geçti. O nasıl bir kurgudur öyle insanı dağıtıyor. Ne olduğunu en baştan anlasanız bile öyle bir okutuyor ki kitap kendini. Bir bakıyorsunuz kitap bitmiş ve siz üzerine düşünüyorsunuz. Öyle etkileyici bir romandı işte.
Minnettar, Öngörü serisi 3. kitabıydı. İkinci kitabın beklediğimden durgun gitmesi beni bu kitaba karşı mesafeli olmaya itiyordu ancak merak etmekten de kendimi alamıyordum ve bu ay listeme dahil ettim. İyi ki bekletmeyip okumuşum. O nasıl bir romandı. Sanırım serinin en aksiyonlu ve en güzel kitabıydı. Çok fazla beğendim. İkinci kitabın durgunluğunu bile unutturdu bana.
Kitap Hırsızı'nı geçen yıl elime almış, 30 sayfa kadar okumuştum. Ancak yoğunluktan dolayı tekrar elime alamayınca başka zaman okurum diyerek kütüphaneye geri koymuştum. Büyük hataymış. O kadar farklı ve kesinlikle okunası bir kitaptı ki bitmesin istedim. Her güzel şey gibi o da bitti malesef ancak iyi ki okumuşum dediğim kitaplar arasında yerini aldı.
Yayınevi tarafından Rhett'in duyurusu yapıldığında mutlaka okumalıyım diye düşünmüştüm. Tek günde okunacak kitaplardandı diyebilirim. Canınız sıkkınsa falan direk okuyun gitsin. Korkunç bir çeviri vardı, onu belirtmem lazım. Bazı yerlerde okurken dikkatim dağılmadı desem yalan olur. Keşke biraz özen gösterilseymiş.
Elveda Haziran, aslında hiç okumayı düşünmediğim halde ismiyle listeme dahil oldu. Haziran biterken okunacak en iyi kitaplardan biri diye düşündüm. Hoş konu hiç benim düşündüğüm gibi değilmiş :D Yine de Yağmur Sonrası'ndan sonra en sevdiğim Sarah Jio kitabı oldu.
Deli Çocuğun Güncesi, kitaplaşma günümden gelen kitaplardan biri. Hakkında güzel yorumlar duyduğum için listeme dahil etmiştim ve bekletmeden okumak istedim. Malesef okurken kendimi kaptıramadım. Biraz hayal kırıklığı oldu benim için.
Bu ay toplam 13 kitap okudum ve genel olarak baktığımda beğenmediğim birkaç kitap vardı sadece. Sıcaklara rağmen güzel bir sayıya ulaştığımı düşünüyorum. Umarım temmuz ayında da böyle devam edebilirim. Hoşça kalın.
Sarai'e büyük beklentilerle başladım ve yazar beni yine yanıltmadı. Mükemmel bir kurguydu. Aşırı akıcıydı. Elimden bırakamadım :D Yazarın ülkemizde basılmış iki kitabı vardı. Hiçliğin Kıyısında ve Sonsuzluğun Kıyısında. İkisini de okumuştum ama bu seriyle bence kendini aşmış yazar. Devamını bekliyorum :)
Gelelim aylardır okuyamadım diye üzüldüğüm Düşüş kitabına. The Originals serisinin 2. kitabıydı. İlk kitap öyle bir yerde bitmişti ki merak etmemek elde değildi yani. Neyse ki haziran ayı okuma listeme dahil edip okudum. Yine heyecan doruklardaydı. Klaus'un dizide üzüldüğü yetmezmiş gibi kitapta da sürekli üzülmesi sinirimi bozuyor. Serinin son kitabını da okumak için sabırsızlanıyorum.
Fatma Erdek'in kalemine hayran olduğumu blogumu takip edenler bilir ancak bu ay okuduğum Kara Kış Beyaz Düş benim için tüm kitaplarının önüne geçti. O nasıl bir kurgudur öyle insanı dağıtıyor. Ne olduğunu en baştan anlasanız bile öyle bir okutuyor ki kitap kendini. Bir bakıyorsunuz kitap bitmiş ve siz üzerine düşünüyorsunuz. Öyle etkileyici bir romandı işte.
Minnettar, Öngörü serisi 3. kitabıydı. İkinci kitabın beklediğimden durgun gitmesi beni bu kitaba karşı mesafeli olmaya itiyordu ancak merak etmekten de kendimi alamıyordum ve bu ay listeme dahil ettim. İyi ki bekletmeyip okumuşum. O nasıl bir romandı. Sanırım serinin en aksiyonlu ve en güzel kitabıydı. Çok fazla beğendim. İkinci kitabın durgunluğunu bile unutturdu bana.
Kitap Hırsızı'nı geçen yıl elime almış, 30 sayfa kadar okumuştum. Ancak yoğunluktan dolayı tekrar elime alamayınca başka zaman okurum diyerek kütüphaneye geri koymuştum. Büyük hataymış. O kadar farklı ve kesinlikle okunası bir kitaptı ki bitmesin istedim. Her güzel şey gibi o da bitti malesef ancak iyi ki okumuşum dediğim kitaplar arasında yerini aldı.
Yayınevi tarafından Rhett'in duyurusu yapıldığında mutlaka okumalıyım diye düşünmüştüm. Tek günde okunacak kitaplardandı diyebilirim. Canınız sıkkınsa falan direk okuyun gitsin. Korkunç bir çeviri vardı, onu belirtmem lazım. Bazı yerlerde okurken dikkatim dağılmadı desem yalan olur. Keşke biraz özen gösterilseymiş.
Elveda Haziran, aslında hiç okumayı düşünmediğim halde ismiyle listeme dahil oldu. Haziran biterken okunacak en iyi kitaplardan biri diye düşündüm. Hoş konu hiç benim düşündüğüm gibi değilmiş :D Yine de Yağmur Sonrası'ndan sonra en sevdiğim Sarah Jio kitabı oldu.
Deli Çocuğun Güncesi, kitaplaşma günümden gelen kitaplardan biri. Hakkında güzel yorumlar duyduğum için listeme dahil etmiştim ve bekletmeden okumak istedim. Malesef okurken kendimi kaptıramadım. Biraz hayal kırıklığı oldu benim için.
Bu ay toplam 13 kitap okudum ve genel olarak baktığımda beğenmediğim birkaç kitap vardı sadece. Sıcaklara rağmen güzel bir sayıya ulaştığımı düşünüyorum. Umarım temmuz ayında da böyle devam edebilirim. Hoşça kalın.
0 yorum:
Yorum Gönder