Herkese merhaba
Sevgili Burçin'in ikinci kitabını biraz geç olsa da okudum. Öncelikle çok eğlendiğimi söylemek istiyorum. O karakterler, o sahneler nereden çıktı, nasıl yazıldı :) Hele Pericik, yılın en tatlı karakteri seçtim ben onu :)
Nazlı, 30'lu yaşlara adım atmıştır ve üstüne kocasını kendi evlerinde kendi yataklarında başka bir kadınla yakalamıştır. 9 yıllık kocasından boşanır boşanmaz, pastanesinde ve kendinde birtakım yeniliklere gitmiştir. En önemli kararı da evlenmek için bıraktığı okuluna dönmek olmuştur. İşin ilginç kısımları da burada başlıyor. Çünkü 20'lerin başında olan öğrencilere karşı 30'a basmış olan Nazlı. Peki okulun onca yıl sonra ona kazandırdığı ne mi oluyor işte en büyük eğlence o zaten :)
Kitapla ilgili detaya girmeyeceğim. Çünkü ne söylesem okumayanlar için spoiler olacak. Okurken kahkaha atacağınız, Peri'nin sahnelerini okurken onu yemek isteyeceğiniz ve tabii Barış Hoca'yı okurken vay be böyle hocalar var mı diyeceğiniz bir kitap bu.
Kadın ruhuna ışık tutmuş Burçin kitabı yazarken. Aslında kadınları anlamak oldukça kolay, anlaşılmaz olan erkekler. Sen Nazlı gibi kızı git aldat, bir de üstüne tekrar evlenirken düğününe çağır. Spoiler olmayacak dedim ama bu sayılmaz. Bu minicik bir sahne :)
Kapağı bile beni oku diyen bir kitap. Sinirlerin gergin olduğu bu sıcak günlerde gevşemenize yardım edeceğini düşünüyorum. Eğer eğlenceli kitaplar arayışı içindeyseniz muhakkak okuyun derim.
Burçin'e de buradan seslenmek istiyorum. Sen bu türe devam et canım. Ben çok sevdim ve takip ettiğim kadarıyla herkes benimle aynı fikirde. Aynen devam :)
ARKA KAPAK
Yirminin coşkusu, yirmi ikinin neşesi, yirmi yedinin sempatisi… Ama otuz! Otuz yani… Hani otuzdan sonrasıydı çabucak geçen, ben yirmilerin nasıl geçtiğini anlayamadım ki daha! Tüm hemcinslerim yaşıyor mu bu buhranı, yoksa yalnız ben miyim dehşete kapılan? Daha otuz yaşımın güzelliğine adapte olamadan hayatın benim için sürprizler hazırladığından haberim yoktu tabi…
Ah, seslerinizi duyar gibiyim; ne mi oldu? Çok sevgili odun kocam olaylara dâhil oldu desem bir şeyler çağrışır mı acaba? Peki ya, yardımcı kadın oyuncu rolünü çakma bir sarışına vermiş desem, şimdi yandı mı ampuller! Durun durun, paniğe mahal yok! Hikâyesi tam da aldatıldığı noktada başlayan bir kadın düşünün. Hovardalığın sınırlarında ısrarla gezinen kocasını bir çırpıda boşayan; hamur açarak kendine antidepresan tedavisi uygulayan; otuzunda, bıraktığı okuluna dönecek kadar gözü kara; az biraz çatlak; iç sesinin çenesi düşük mü düşük bir Havva kızı…
Düşündünüz mü? Kim mi o? Bendeniz Nazlı! Tam bu noktada hayallerinizin vücut bulmuş hali olan bir hoca düşünün. O ki; okulda hoca, kızına baba, banaysa kocaman bir çikolatalı pasta! Ya da yok yok, onu düşünmeyin! O kısım bana kalsın. Laf aramızda ben kıskanç bir kadınım! Siz bunun yerine büyümüş de küçülüvermiş, lafı cebinde, elleri belinde, mini minnacık bir Peri kızı ekleyiverin bu hikâyeye. Tadımızdan yenmez olduk değil mi! Bence de! Gerisi… Gerisi sayfalarda! Hadi kulak kabartın da bir parça dertleşiverelim!
0 yorum:
Yorum Gönder