Yazar söyleşimiz karşınızda. Mümkün olduğunca klasik soru sormadık. İstisnalar hariç. Fazla uzatmadan başlayalım mı?
Öncelikle sizi tanımak isteriz.
Merhaba ben İlknur Birdal; otuzuna merdiven dayamış, herkes kadar hayatla mücadele eden ve herkes kadar sorunları olan sıradan biriyim. Beynimin müsaade ettiği ölçüde her duyguyu içinde barından bir kişiliğim var. Cana yakın olduğumu ve fazla konuştuğumu söylerler. Aslında evde yalnız yaşadığım için birini bulunca susmadan konuşmam normal değil mi sizce de?
Yazmaya nasıl başladınız? Çocukluk hayallerinizden biri miydi yazmak?
Aslında çocukluk hayalim arasında yoktu gerçekten. Devamlı yazardım ama hiç düşünmemiştim. Kompozisyon yazardım, şiirler karalardım. Günlük tutarken de normal şunu yaptım, bunu yaptım değil de, bir duygunun peşinden gidip o duyguyu özümserdim kendimce. Annem her zaman âlim olacak sanki başımıza diye sataşırdı. Onun bunu yaptığımı görmesini isterdim. Hikâye yazmaya bir arkadaşın sayfasında yarışma yapmasıyla karar vermiştim ve o gece ilk hikâyem Vişneli Turtam’a komik bir tanıtım yazdım. Eğer ilk 3'e girerse sayfada yayınlanacaktı ve ben buna ihtimal vermediğim için katıldım ve siteye girdiğimde hikâye sayfada yayınlanacak listenin başındaydı. Sadece tanıtım vardı. Devamı yoktu ve ben öyle alık alık kaldım bir süre. Arkadaşlar benden önce ikna olmuştu ve sosyal medyada yazmaya bu şekilde başladım diyebiliriz. Beklenmedik ama eğlenceliydi.
Biraz Satılık'ın oluşma sürecinden bahseder misiniz?
Satılık benim için farklıydı gerçekten. Bir gece öylesine yatarken aklıma doluştu ve bir anda iki bölümünü yazmış buldum kendimi. Sayfada beğenilince devamı da beraberinde geldi. Hüzün ve Devran dışında her karakter kendi kendine oluştu aslında. Yazmaya başlayınca kendimi kaptırıyor ve ben bile nereye gittiğini anlamıyorum. Acemiliğimi biraz da olsun üstümden atmaya vesile olduğu için yeri ayrıdır bende. Dediğime bakmayın aslında her yazdığım kurgunun yeri ayrı kalbimde.
Satılık'ı okumaya başladığımda Türk filmi tadında bir roman diye düşünmüştüm. Bu kitapta filmlerden bir esinlenme var mı? Türk filmlerini sever misiniz, izler misiniz?
Aslında hayır; bunu birkaç kişiden duymuş olsam da hiç Türk filmi gibi olduğunu düşünmemiştim. Fakat yazdığım zamana nazaran şimdi baktığımda fazla abartmışım dediğim yerler yok değil. Herkes herkesin bir şeyi çıktı. Kesinlikle. Ama ben hayatın bazen bizlere oyun oynadığını düşünürüm. Tesadüf ya da kader... Hayatı başlı başına yaşamamız da bir tesadüf aslında. Televizyonla arası olmayan biriyim. Arada izlediğim Kore dizileri hariç pek alakam yok açıkçası.
Satılık'ta Devran'ın abisi Devrim az yer kaplasa da aslında sevdiği kadın sebebiyle yaralı bir erkek o. Satılık Devrim için umut verici bitti. Duyduğumuza göre Devrim'in hikayesi gelecek. Peki o mutluluğu bulabilecek mi?
Şuan yazmaya devam ettiğim Karanlığın Külleri Devrim ve Afra’nın hikâyesi. Evet aslında yazmaya başladığımda gerçekten ölüydü ve öyle biri yoktu. Geldiği bölüme kadar ben bile bilmiyordum yaşadığını Kesinlikle yaralı bir erkek. Aşktan payına düşeni almış ve fazlasıyla acı çekmiş biri. Ve şimdi karşısında ona tamda geçmişteki kadını hatırlatan bir kadın var. İşi zor Devrim’in açıkçası... Ve yazarken içimi sızlatan ilk erkek karakterim diyebilirim. Kendini yalnızlığına hapsetmiş birinden farklı davranmasını beklemek oldukça zor. Afra onun için bir umut ama mutluluğu bulur mu bilmem. Onlar için güzel bir sözüm var aslında. Bir adam küllerinden yeniden doğabilir mi? Ve bir kadın zifiri karanlık bir yüreğe ne kadar dokunabilir? Sanırım bunu hep birlikte göreceğiz.
Şiirlerinizi ekip olarak çok beğendik. Genelde şiir yazar mısınız yoksa bu şiirler Satılık için özel mi yazıldı?
Hikâye yazmaya 4 yıl oldu başlayalı ama ortaokul yıllarından beri şiir karalardım. Şiir yazmaya devam kesinlikle. Satılık için arkadaşlarım ısrar etmişti ve bir baktım her bölüme şiir yazar oldum. Güzel oldu ama. Beğenmenize sevindim gerçekten, teşekkür ederim.
Roman dışındaki türlere bakışınız nasıl. Yazmayı ve yayınlamayı düşünür müsünüz?
Fantastik bir roman çalışmam var. Şuan yazdıklarıma bakınca benim dalım değil aslında ama kalbim bunu istiyor. Belki hiç beklediğim bir alanda da kalbim beni sürükler kim bilir? Hayat sürprizlerle dolu...
Basılması kesinleşen kitaplarınız var mı? Varsa biraz bilgi alabilir miyiz?
Devrim’in hikayesi gelecek rabbim izin verirse. Tarih olarak net değil çünkü sosyal medyada yayınlanmadı ve şu an onu yazmakla meşgulüm. Haziran temmuz arası diyebiliriz sanırım net olmamakla birlikte. Ardından Yalnızlığın Rengi ve sonrasında Aşk Aptallıktır adında bir de romantik komedi var.
Klasik sorular sormak istemem ama olmazsa olmaz soruyu sormadan geçmeyelim. Defalarca okuduğunuz bir roman var mı? Bir de en sevdiğiniz yazarı merak ediyoruz.
Gemliğe doğru, denizi göreceksin. Sakın şaşırma. Orhan Veli Kanık. Defalarca okudum, okurum ve okumaya devam ederim. Orhan Veli en sevdiğim şairlerden biridir.
Roman olarak Adam Fawer - Olasılıksız aşırı etkilenmiştim.
Satılık'ta yan karakterler genelde ön plandaydı. Emir ve Asi, Aysel ve Umut gibi. Şimdi turdan bir arkadaşımızın özel bir sorusu var. Aysel ve Umut için ayrı bir roman yazılacak mı? Ve aslında ben de Emir ve Asi'yi merak etmekteyim.
Evet yan karakterler bol. Arada benim bile kafamı karıştırdılar. Sanırım bunun sebebi gerçek hayatta dünyanın bizim etrafımızda dönmemesi. Aşıkken ailemizi de, arkadaşlarımızı da bir kenara atmıyoruz. İki çiftinde ayrı hikâyesi olmayacak açıkçası. Diğerlerinde onlardan ufak sahneler görebiliriz ve umarım bu şekilde onları ayrı olarak okumak isteyenlerin gönlünü alabilirim.
Turdaki arkadaşların yine özel bir sorusu var. Kadın karakterler hep yaralı ve karışık ilişkiler söz konusu. Bunun nedeni nedir?
Satılık’ı yazdığım dönemdeki ruh halimle alakalı olabilir sanırım. Hayatım gerçekten o dönem karmakarışıktı ve kurguya da katkısı olduğunu düşünmekteyim. Hüzün’ün yaşadığı, Asi’nin yaşadığı ya da Aysel’in başına gelenler. Hayat tozpembe değil ve ben bunu yazmak istedim belki de. İnsanlar dışarıdan yargılamayı sever ve içlerine girmek istemez. Fakat dışarıda bilmediğimiz o kadar farklı ve o kadar yıkıcı hayatlar var ki.
Peki, Satılık'tan sonra hayatınızda değişen bir şey oldu mu? Sizin için öncesi ve sonrası var mı?
Yüz bakımı yapmış gibi oldu. Öncesi ve sonrası. Espri bir yana kitabı Adana fuarında elime alma şansım oldu ve imza sırası vardı. Kısaca şöyle diyebilirim. Sanki çok şey değişmiş ama aslında hiçbir şey değişmemiş gibi. Böyle tuhaf bir duygu hissettiğim.
Satılık'ın okuyanlara vermesini istediğiniz bir mesajı var mıydı?
Sadece hayatın tozpembe olmadığını anlamalarını istedim. Yine de bir umut olduğunu bilmelerini… Yargılar bir insanı ipe bile götürüyor. Tek diyebileceğim ön yargılardan kurtulmaları. Hüzün ve Aysel bunun en güzel örneğiydi benim için.
Son olarak okurlarınıza iletmek istedikleriniz?
Hepsine teşekkür ederim. İyi ki varlar ve onlar olmasa ben şu an burada konuşuyor olmazdım. Okuyanların eleştirileri varsa beklerim. Henüz pişmemiş hatta fırına bile atılmamış acemi bir yazanım. Bana kendimi geliştirmem için şans vermelerini dilerim.
Söyleşi için teşekkür ederiz.
Asıl ben size teşekkür ederim. Güzel yorumlarınız, yapıcı eleştirileriniz ve ayırdığınız vakit için. Uzun oldu sanırım bu söyleşi. Size en başında konuşkan olduğumu söylemiştim.
Biz ekip olarak fazlasıyla memnun kaldık bu söyleşiden. Umarız okuyanlar da memnun olur :)
0 yorum:
Yorum Gönder