Orijinal İsim: The Good Dream
Yazar: Donna VanLiere
Çevirmen: Gülfem Çırak
Çevirmen: Gülfem Çırak
Yayınevi: Novella Yayınları
Sayfa: 383
Baskı Yılı: 2014
Sarah Ivorie Walker, 30 yaşını geçmiş, babasından birkaç yıl sonra annesini de kaybdince koca evde yapayalnız kalmıştır. 6 abisi vardır ancak sadece Henry ile aynı kasabada yaşamaktadır. Henry, eşiyle birlikte Morgan Hill'de market işletmektedir.
Küçük bir kasaba olduğundan insanlar birbirine bağlı ve herkes birbirini tanıyor. Yaşadıkları kasabanın tepeleri var ancak tepelerde daha önce hırsızların yaşadığı ancak o sırada kimse yaşamadığı düşünülüyor ve kimse oralara gitmiyor.
Ivorie, George ile belki de ilk kez mutluluğu yakalayacağına inanıyor, köpeği Sally ile de mutlu. Her şey yolunda giderken evinin bahçesinde sıska, konuşmayan ve berbat halde bir çocuk yakalıyor. Bahçesinden eksilen sebzelerin bu çocukla ilgili olduğunu fark ediyor, onu doyuruyor ve tepelerde yaşadığını anlıyor. Bu noktadan sonra verdiği karar, bir kadının ne kadar cesur olduğunu kanıtlarken, sırların ortaya çıkmasına ve her şeyin tersine dönmesine sebep oluyor.
Çocukla ilgili sırrın okuyucu açısından ortaya çıkması iyiydi ama eksik bir kitaptı bence. Havada kalan yerler vardı, az daha ilerleyebilir veya biraz ayrıntı katılabilirdi. Dediğim gibi bu hali eksik kaldı benim için. Sonu dışında okumaktan keyif aldım. Kapakta da yazdığı gibi "Yüreğindeki Işığı Kaybetmeyenlerin Hikayesi" fazlasıyla etkileyiciydi.
Kadife dokulu kapak çok hoştu. Kapaktaki şişeler bile romanda anlam buldu. Novella'nın puntolarını da seviyorum zaten, rahat okunuyor :)
ARKA KAPAK
Yüreğindeki ışığı kaybetmeyenlerin hikâyesi...
1950'lerin Tennessee'si... Kasaba halkı tarafından kız kurusu olarak görülen Ivorie Walker, anne ve babasının ölümlerinin ardından büyük bir yalnızlığa gömülür. Her ne kadar bağımsız görünmeye çalışsa da hayatı boyunca tek başına kalmaktan korkmaktadır.
Bir gün bahçesini mahveden kirli suratlı, sıska bir çocukla karşılaşır ve bu çocuğu bir türlü aklından çıkaramaz. Onu, başkasının bahçesinden bir şeyler çalıp yemeye itecek çaresizliğin nedenini, yaşadığı tepelerde neler çektiğini merak eder.
Bu çocuk kimdir? Tepelerde ne işi vardır? Nereden gelmiştir?
Ve en önemlisi, Ivorie onu kurtaracak bir şey yapabilecek midir? Sorularına cevap bulmak için her şeyi göze alan Ivorie, sırların gömülü kalmasını tercih edenlerle dolu kasabasında büyük bir fırtınaya yol açmak üzeredir. Ivorie ve küçük çocuk acaba bu fırtınaya rağmen ayakta kalabilecekler midir?
"Bir kadının yaralı küçük bir çocuğu kurtarmak için duyduğu sevginin, adanmışlığın ve gösterdiği cesaretin hikâyesi… Donna VanLiere 1950'lerin güneyini, zamanın masumiyeti ve kötülüğü içinde inandırıcı bir şekilde yeniden yaratmış. Çok güzel bir hikâye…"
-Kathleen Kent-
"Hayallerin Kadar Yakın, hiç alışılmadık bir şekilde birbirlerini kurtaran insanların muhteşem öyküsü. Bu kitapkalbinizi fethedecek."
-Jenna Blum-
"Hem iç acıtıcı hem de kurtarıcı, Hayallerin Kadar Yakın, sevgi gibi böylesine büyük bir gücün bir yaşamı nasıl değiştirdiğini gösteriyor."
-Katherine Howe-
Sarah Ivorie Walker, 30 yaşını geçmiş, babasından birkaç yıl sonra annesini de kaybdince koca evde yapayalnız kalmıştır. 6 abisi vardır ancak sadece Henry ile aynı kasabada yaşamaktadır. Henry, eşiyle birlikte Morgan Hill'de market işletmektedir.
Küçük bir kasaba olduğundan insanlar birbirine bağlı ve herkes birbirini tanıyor. Yaşadıkları kasabanın tepeleri var ancak tepelerde daha önce hırsızların yaşadığı ancak o sırada kimse yaşamadığı düşünülüyor ve kimse oralara gitmiyor.
Ivorie, George ile belki de ilk kez mutluluğu yakalayacağına inanıyor, köpeği Sally ile de mutlu. Her şey yolunda giderken evinin bahçesinde sıska, konuşmayan ve berbat halde bir çocuk yakalıyor. Bahçesinden eksilen sebzelerin bu çocukla ilgili olduğunu fark ediyor, onu doyuruyor ve tepelerde yaşadığını anlıyor. Bu noktadan sonra verdiği karar, bir kadının ne kadar cesur olduğunu kanıtlarken, sırların ortaya çıkmasına ve her şeyin tersine dönmesine sebep oluyor.
Çocukla ilgili sırrın okuyucu açısından ortaya çıkması iyiydi ama eksik bir kitaptı bence. Havada kalan yerler vardı, az daha ilerleyebilir veya biraz ayrıntı katılabilirdi. Dediğim gibi bu hali eksik kaldı benim için. Sonu dışında okumaktan keyif aldım. Kapakta da yazdığı gibi "Yüreğindeki Işığı Kaybetmeyenlerin Hikayesi" fazlasıyla etkileyiciydi.
Kadife dokulu kapak çok hoştu. Kapaktaki şişeler bile romanda anlam buldu. Novella'nın puntolarını da seviyorum zaten, rahat okunuyor :)
ARKA KAPAK
Yüreğindeki ışığı kaybetmeyenlerin hikâyesi...
1950'lerin Tennessee'si... Kasaba halkı tarafından kız kurusu olarak görülen Ivorie Walker, anne ve babasının ölümlerinin ardından büyük bir yalnızlığa gömülür. Her ne kadar bağımsız görünmeye çalışsa da hayatı boyunca tek başına kalmaktan korkmaktadır.
Bir gün bahçesini mahveden kirli suratlı, sıska bir çocukla karşılaşır ve bu çocuğu bir türlü aklından çıkaramaz. Onu, başkasının bahçesinden bir şeyler çalıp yemeye itecek çaresizliğin nedenini, yaşadığı tepelerde neler çektiğini merak eder.
Bu çocuk kimdir? Tepelerde ne işi vardır? Nereden gelmiştir?
Ve en önemlisi, Ivorie onu kurtaracak bir şey yapabilecek midir? Sorularına cevap bulmak için her şeyi göze alan Ivorie, sırların gömülü kalmasını tercih edenlerle dolu kasabasında büyük bir fırtınaya yol açmak üzeredir. Ivorie ve küçük çocuk acaba bu fırtınaya rağmen ayakta kalabilecekler midir?
"Bir kadının yaralı küçük bir çocuğu kurtarmak için duyduğu sevginin, adanmışlığın ve gösterdiği cesaretin hikâyesi… Donna VanLiere 1950'lerin güneyini, zamanın masumiyeti ve kötülüğü içinde inandırıcı bir şekilde yeniden yaratmış. Çok güzel bir hikâye…"
-Kathleen Kent-
"Hayallerin Kadar Yakın, hiç alışılmadık bir şekilde birbirlerini kurtaran insanların muhteşem öyküsü. Bu kitapkalbinizi fethedecek."
-Jenna Blum-
"Hem iç acıtıcı hem de kurtarıcı, Hayallerin Kadar Yakın, sevgi gibi böylesine büyük bir gücün bir yaşamı nasıl değiştirdiğini gösteriyor."
-Katherine Howe-
0 yorum:
Yorum Gönder