Sonsuz Deniz - Rick Yancey / Kitap Yorumu (5. Dalga #2)


Herkese merhaba

Serinin 2. kitabı da bitti. Çok arada kalan bir kitap olduğu için ne yazacağımı pek bilemiyorum. İlk kitap çok yüzeyseldi, Sonsuz Deniz'de ilk kitapta aklımıza takılan bazı soruların cevapları var ama kesinlikle yeterli değil. Zaman zaman aşırı heyecanlı bölümler vardı ama bazı noktalarda sıkıcıydı.

İlk kitabın sonunda Cassie kardeşine kavuşmuştu. Sam, Cassie'nin son gördüğü andan itibaren aşırı derecede değişmiştir, artık Kuzu lakabını kullanır. Her askerin bir lakabı vardır ve Sam artık bir askerdir. Küçücük olmasına rağmen bir asker gibi davranmaya çalışır ve çavuşu Zombi'ye(Ben Parish) fazlasıyla bağlıdır. Sığındıkları, sıçanlarla dolu ve pek tekin olmayan otelden başka yere gitmenin uğraşını veren ekip gün geçtikçe Evan Walker'ın gelmeyeceğinden emin olmaya başlar. Kimsenin kimseye güveninin kalmadığı bir ortamda en büyüğü lise çağında olan 7 çocuk yaşamaya çalışırken bir yandan artık dünyada bulunmayan güvenli bir yer ararlar. Hileci'nin aklına gelen bir fikir tehlikeli olsa da ellerindeki en iyi seçenektir. Ohio Mağaraları'nda insanların yaşamaya devam ediyor olma ihtimalleri ve güvende olabileceklerini düşünmeleri üzerine Hileci tek başına oraya gitmek için diğerlerinden ayrılır. Gelişen olaylar sonucu Hileci ve gizlice Hileci'nin peşine düşen Fincan, Vosch tarafından yakalanır.

Evan cephesinde işler umduğundan iyi gitmiştir ve onun gibi bir Susturucu olan Grace onu bulup kurtarmıştır. Grace, tehlikenin kendisidir ve Evan'ın ondan kurtulup Cassie ve yanındakilere yetişmesi gerekmektedir. Evan bu sorunla uğraşırken Hileci bambaşka sorunlarla uğraşmak zorunda kalır. Yavaş yavaş Ötekiler'in amacını çözerken hiç ummadığı şeylerle karşılaşacaktır.

Sonsuz Deniz'i Cassie dışında Hileci, Pastacı gibi diğer karakterlerin gözünden okuma fırsatı buluyoruz. En çok Hileci'nin hikayesini, kitap boyunca yaşadıklarını okuyoruz ve Hileci son kitap için çok önemli bir noktaya geliyor. Jilet gibi bir karakteri okuyoruz. Çok güzel bir karakter olduğunu söylemek gerek. Hileci'yi bağlayan her şeyden kurtarmak gibi güzel bir şey yapıyor. Kayıplar verilse de devam kitabında Hileci'nin önemli bir karakter olacağını düşünüyorum.

Sonsuz Deniz, bana ilk kitabın heyecanını yaşatamadı. Her şeyin çok belirsiz olduğu bir kitaptı. Sürekli Hileci'yi okumak zaman zaman sıkılmama sebep oldu. Bağlanma noktaları güzeldi ama Hileci'nin hikayesi olaya daha güzel dağıtılabilirdi. Evan'ı kesinlikle daha çok okumak isterdim. Onun dışında farklı karakterlerin gözünden onların hikayelerini okumak hoşuma gitti. Serinin son kitabı Son Yıldız ile umarım güzel bir kapanış yaparız. Çünkü şu an seriyle ilgili düşüncelerim çok net değil. Başka yazılarda görüşmek üzere. Hoşça kalın.

5. Dalga kitap yorumum için TIK.

5. Dalga - Rick Yancey / Kitap Yorumu (5. Dalga #1)


Herkese merhaba

5. Dalga'nın kitabını henüz almamışken filmi vizyona girmişti. Kardeşimle hoşumuza gideceğini düşünüp izlemeye gitmiştik ve gayet beğenmiştik. Daha sonra seriyi aldım. Filmi biraz unutayım diye de beklettim. Şimdi okuduğumda da bayıldım. Filmi de çok beğenmiştim ama bazı noktalar anlaşılmıyordu filmde. Kitapta detay daha fazlaydı. Haliyle daha keyifli oldu benim için. Kitaptan uyarlanan tüm filmlerde olduğu gibi film kitapla birebir gitmiyor. Hatta çok fazla farklı şey vardı. Olayların oluş şekli bile çoğunlukla farklıydı. Filmi başka, kitabı başka değerlendirmek gerek. Her türlü kitabı seçerim ama umarım filmin devamı da gelir. Sonsuz Deniz ve Son Yıldız filmde nasıl işlenecek izlemek isterim.

Biraz konusundan bahsedelim. Dünya kendi düzeninde dönmeye devam ederken bir anda ortalık karışır. Uzaylılar dünyaya gelmiştir ve kimseyle iletişime geçmemiştir. Ortada herhangi bir savaş sebebi yoktur ve herkes başka bir şey düşünür. Kimi savaşmaya kimi barış yapmaya geldiklerine inanır. Ancak insanlık ardı ardına felaketlerle karşılaşmaya başladığında işler değişmeye başlar. Uzaylıların -kitaptaki tabirle Ötekilerin- niyetlerinin kötü olduğu anlaşıldığında insanların elinden gelecek pek bir şey kalmamıştır. 16 yaşındaki Cassie'nin annesi, babası ve küçük erkek kardeşiyle mutlu bir hayatı vardır. Gittiği lisede yakın bir arkadaşı ve platonik olarak aşık olduğu bir çocuk yani Ben Parish vardır. İstila başladığında hayat yavaş yavaş durmaya başlar.

1. dalgada elektrikler gider ve bir daha gelmez. Tüm insanlık elektriksiz yaşamayı öğrenir. 2. dalga dünyanın belirli bir kısmının su altında kalmasıydı. 3. dalga bir salgındı, veba salgını ve 3.5 milyar insanın ölümüyle sonuçlandı. Sadece bağışıklığı olanların kurtulabildiği 3. dalgadan sonra ne geleceği tahmin bile edilemiyordu ve 4. dalga başladığında yaşayan pek fazla insan kalmamıştı. Yaşayabilecek kadar şanssız olanlar Susturucu adı verilen insan görünümündeki uzaylılar tarafından öldürülüyordu. Bu kişiler bebekken uzaylıların beyinlerine yerleştirdiği bir sistemle yaşıyor, belli bir yaşa geldiğindeyse içindeki uzaylı uyanıyordu. İnsanüstü güçleri olduğunu da söylemek gerek.

Cassie, annesini 3. dalgada kaybettikten sonra babası ve kardeşiyle bir kampa yerleşmişti. Ordudan gelen askerler küçük çocukları sarı otobüslere bindirip götürdüklerinde ve otobüsler ayrıldıktan sonra Cassie'nin babası dahil kamptaki herkes öldürüldüğünde Cassie'nin tek amacı kardeşine verdiği sözü tutmak olmuştu. Ona oyuncak ayısını götürecek ve ayrılmalarına müsaade etmeyecekti.

İlk kitap boyunca Cassie'nin yapayalnız yaşamaya çalışmasını ve kardeşine ulaşmaya çalışırken yaşadıklarını okuyoruz. Bu arada Cassie vurulunca onu bulup iyileştiren Evan Walker'ı da unutmamalı :) Ben Parish'i de bol bol okuyacağız. Askeri bir üsse götürülen çocuklar için nasıl bir prosedür izlendiği, çocukları almaktaki amacın ne olduğu gibi birçok olayın az da olsa aydınlatıldığı bir kitaptı 5. Dalga. Gayet anlaşılır anlaşılmıştı. Bu neden böyle oldu gibi bir soru kalmadı aklımda. Bu yüzden ilk kitabın dört dörtlük olduğunu söyleyebilirim. Umarım serinin devam kitapları da aynı başarıyı sürdürebilir. 

Meleklerin Ateşi - Bear Grylls / Kitap Yorumu (Will Jaeger #2)


Will Jaeger serisinin 2. kitabını da okudum. İlk kitaptan daha hızlı ilerledi benim için. İlk kitaptaki karakter bolluğu okuma hızını etkiliyordu. Şimdi karakterlere aşinalık olunca su gibi aktı gitti kitap. Öyle bir kaptırıyor ki insan okurken nasıl bittiğini anlamıyor.

İlk kitaptan bilindiği üzere Will Jaeger, kaçırılan ve yaşayıp yaşamadıklarından bile emin olmadığı eşi ve oğlunu arıyordu. Bu defa onlara gerçekten yaklaştığını hissediyor ve yaşadıklarından emin olacağı deliller çıkıyor ortaya. Jaeger'in ilk işi önceki kitapta esir düşmüş olan ve türlü işkenceler çektiğinden emin oldukları Leticia'yı kurtarmak olur. Bir yandan da ekip Kammler'in amacını çözmeye çalışıyordur. Ele geçirdikleri bilgisayarların şifrelerinin kırılmasından sonra ortaya çıkan birkaç kelime onlara istedikleri ipucunu verir. Narov'un bağlantısı olan bir ekiple çalışmaya karar verirler ancak başlarına hiç beklemedikleri şeyler gelir. Ve ekiple ilgili tüm sırlar ortaya çıktığında Jaeger, şok olur.

Kammler'in sırrı ortaya çıktığında ve onu önlemek için çok geç kaldıklarını öğrendiklerinde Will Jaeger ve ekibi alternatif yollar üretmeye çalışır. Tek bir değişken devreden çıktığında başarısız olacaklarını bildikleri bir plan oluşturan ekip, başarılı olmak için elinden geleni yapacaktır. Kammler'in son oyunu da şudur. Jaeger'in ailesinin hayatı, bu planın başarısına bağlıdır.

Nefes kesici bir seri olduğunu söylemek gerekiyor. Ciddi anlamda çok başarılı bir yazar Bear Grylls. Tecrübelerini satırlara çok güzel bir şekilde yansıttığını düşünüyorum. Çünkü betimlemeleri asla sıkmıyor ve yormuyor. İlgi çekmeyi de fazlasıyla başarıyor. Kitaba başlayınca elimden bırakamadım. Ne olacak, nasıl olacak diye diye bitirdim ve serinin sonraki kitabında ne anlatacak hiç bilemiyorum. Tahminlerim bu yazarda pek işlemiyor :D Goodreads'te 3. kitabın Mayıs 2018'de çıkacağı yazıyor. Bizim ülkede de aynı yıl içinde çıkar diye umut ediyorum. Yine de beklemek zor olacak. Aksiyon, macera olsun diyorsanız seriyi kesinlikle tavsiye ederim.

Serinin ilk kitabı Hayalet Uçak yorumum için TIK.

Av Dönencesi - Büşra Toraman / Yorum (Kırmızı Başlıklı Kız #1)


Herkese merhaba

Büşra Toraman, son zamanlarda yazdıklarıyla öne çıkan Türk yazarlardan biri. Daha önce kendisinin Zincirlenmiş Kalpler isimli romanını okumuştum ama bana çok hitap etmemişti. Gerçi konuyu kavrayamamış olma ihtimalimi düşünüp serinin devam kitaplarını da okumayı düşünüyorum. Belki devam kitaplarını severim. Çünkü ciddi anlamda sıra dışı bir konusu var o serinin. Konudan fazla sapmadan yeni bir serinin ilk kitabı olan Av Dönencesi'ne gelelim. Tek kelimeyle anlatmam gerekirse kitaba bayıldım. 2. kitap ne zaman çıkar diye sürekli takipteyim. Edindiğim bilgiye göre seri 4 ya da daha fazla kitaptan oluşacakmış. Ne kadar çıkarsa artık seri bozulmadığı sürece 10 kitap bile okurum ben :D


Başkarakterimiz Ada, ailesi, arkadaşı ve nişanlısıyla gittiği bir kampta kurt saldırısına uğrar. Ada dışında herkes ölür ve Ada olay anında neler olduğunu hatırlayamaz. Hastaneden taburcu olduğunda ilk işi teyzesinin Kanada teklifini kabul etmek olur. Eşiyle birlikte Kanada'da yaşayan Melisa, üniversite arkadaşı Murat'ı yemeğe davet eder ve böylece Ada'nın da hayatına girmiş olur. Aklınıza gelen tarzda bir durumdan bahsetmiyorum, asla aklınıza gelmeyecek olaylar oluyor çünkü bu noktadan sonra :) Ada'nın ölen nişanlısının abisi Ali'de bu işi çözebilmek için Kanada'ya gider. Ada ile görüştüklerinde birlikte hareket etme kararı alırlar. Ancak olaylar çok farklı gelişecektir.

Kurt saldırısında ailesini kaybeden Ada, kendisini bir anda kurtadamların arasında bulur. Kurtların iki topluluğa bölünme hikayesini öğrenen Ada, ailesini öldürenlerin de kurtadamlar olduğunu öğrenir. Aleut ve Remuslar yaşadıkları bir olaydan sonra ayrılmış ve kendilerine bir sınır belirlemiştir. Aleutlar kurallara bağlı olarak yaşarken ve modern hayata uyum sağlamayı seçerken Remuslar vahşi yaşamlarına devam etmişlerdir. Olanları çözmeye çalışan Aleut'un lideri, Ada'nın önemli olduğunu ve onların yanında kalmasının uygun olduğunu söylediğinde yapılması gereken Ada'yı Aleut evine getirmek olmuştu. Orada kurtlarla yaşamaya başlayan Ada, bir yandan eğitim alacak bir yandan da sevdiklerini öldürenlerden intikam alma fırsatı kollayacaktı. Eğiticisi olacak kişi yani Cellat Dawson ile tanışan Ada için o andan sonrası sürekli eğitimle geçer. Kurtları tanımaya çalışan Ada, Azü'lerin(ak kurt) piramidin en üst seviyesinde olduğunu, Buky'lerin kızılkurt ve bozkurtlardan oluştuğunu, en alt seviye Vede'lerin ise siyah kurtlar olduğunu öğrenir. Her geçen gün öğrendikleriyle şaşıran Ada, başta Dawson olmak üzere, Gavin, Murat, Peratha ve Hilary'i tanıdıkça kendini oraya ait hissetmeye başlar.

Dawson ile ilgili bir şey yazmayacağım çünkü okumadan anlaşılmaz yani öyle güzel bir karakter. Hele Ada ile belli bir noktadan sonraki diyalogları okunmaya fazlasıyla değerdi. Sanırım en çok onların ilişkisini sevdim. Önemli bir şey söyleyip okuma keyfinizi kaçırmak istemiyorum. Kurtadam filmleri, kitapları seviyorsanız mutlaka seveceğiniz bir kitap, tavsiye de ederim. Ancak sıradan kurtadam kitapları gibi bir şey beklemeyin. Detay anlamında ciddi fark yaratan bir kitaptı. Serinin 2. kitabını da dört gözle bekliyor, yayınevinin bir an önce kitabı yayınlamasını umuyorum. Av Dönencesi ile ilgili yazacaklarım bunlardı. Başka yazılarda görüşmek üzere... Hoşça kalın.