Gece ile Şafak- Fatma Erdek / Yorum (Okuma Etkinliği)


Orijinal İsim: Gece ile Şafak
Yazar: Fatma Erdek
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa: 523
Baskı Yılı: 2015

Herkese merhaba

Okuma etkinliğimiz devam ederken bugün Gece ile Şafak'ı yorumlayacağım. Yine Fatma Erdek'in elinden çıktığı belli olan bir romandı. Daha önce aynı yazarın Erken Rüya Zamanlar kitabını okumuş ve anlatımını çok beğenmiştim. İlk işim gidip eksik kitapları almak olmuştu ama onları henüz okuyamadım. Önümüzdeki günlerde onların yorumu da gelir diye umuyorum :)

Gece, bir assolist. Çakırkeyif isimli gece kulübünde çalışıyor. Hem göze hem kulağa hitap edebilen kadınlardan. Öyle güzel ki bakan dönüp bir daha bakıyor. Onun amacı en baştan belli...

Şafak, Gece'nin çalıştığı kulübün müdürü onu ilk gördüğünde aşık oluyor. Gece'nin ilk sahnesinden sonra değerini anlayan patron Çakır ise Şafak'ı Gece'nin koruması haline getiriyor. O da bir amaç için o işi yapıyor. Gece'nin bilmediği ama Şafak'ın bildiği öyle çok şey var ki...

Yan karakter bolca yazılmıştı. Spoiler olmaması açısından detaya girmeyeceğim ama geçmiş sahnelerindeki karakterlerin güzelliği o günleri yaşatıyor okuyucuya. Demirhanlı Hasan kitabın en kötü karakteri, bir de onun oğlu Tuncay var. Tuncay, gençliğinde yaptığı bir hatayı ömür boyu vicdanında yük olarak taşımış ama iyi biri de diyemeyiz. Sevgisiz büyümüş biri, Demirhanlı'nın oğlunun olması gerektiği gibi yetiştirilmiş ve her işin altından bu Demirhanlılar çıkıyor ki bu biraz sinir bozucu.

Marika'dan bahsetmeden geçmek istemiyorum. Marika geçmişi günümüze bağlayan karakterdi. Şafak ve Gece'nin ev sahibi aynı zamanda. Aynı binada kalmaya başlayan ve koruma-korunan ilişkisi sonucu çok fazla zaman geçirmeye başlayan çiftimizi neler bekliyor neler... Tehlikeyle dans ederek yaptıkları işin sonucu ne olacak dersiniz? Peki aşk bu olayların neresinde olacak?

Romanın konusuna bakacak olursak biraz klasik ama konunun işleniş şekli bu romanı kesinlikle okunmaya değer kılıyor. Gece ile Şafak'ı bağlayan bağların açıklanışı, geçmişi okuduğumuz bölümler, geçmişin günümüze bağlanma şekli, her şey naif bir aşk romanı olduğunun kanıtı. İsimler neden bu kadar uyumlu dediğinizi duyar gibiyim, o kısmı anlatamayacağım için okuyup görmelisiniz diyorum, kitapta her şey açığa çıkıyor :)

Fatma Erdek'in genel olarak tarzı bu zaten. Uç konuları değil daha klasik konuları en güzel şekilde işliyor. 500 küsur sayfalık kitap bir günde biter mi? Bitiyor işte. Hem de daha olsaydı okurdum diyor okuyan kişi. Fatma Erdek hep yazsın biz hep okuyalım :)

Kapağına gelecek olursam ben ilk gördüğümde daha bu tarz bir kitap beklemiştim ve şimdi rahatlıkla söyleyebilirim ki içeriğe cuk oturmuş. Ciltli olması da hoşuma gitti benim. Redaktesi de oldukça iyiydi. Baştan sona keyif alarak okuduğum bir roman oldu. Artık ilk işim Melekler Zamanı ve Kara Kış Beyaz Düş'ü okumak. Benden bu kadar. Yeni yazılarda görüşmek üzere :)

ARKA KAPAK

Karanlıkta bile gören gözdü yürek. Bir kez bağlandığında, iz sürüyordu. Onlar sevgiyi de, acıyı da birlikte yaşamışlardı. Büyüklerin dünyasında kötülüğün kurbanı olmuş, kaderin savurduğu farklı yönlerde kaybolmuşlardı.

Yıllar geçmiş, yaşamlar değişmiş, dile getirilemeyen acılar karanlıklarda hapsolmuştu. Ancak bir gerçek vardı ki; aynı ateşte yanan yürekler, biraz örselenmiş, biraz olgunlaşmış olsa da, birbirini tanıyordu.

Fakat hayat bu kez onlara farklı roller çizmişti. Gece, intikam ateşiyle yanan bir kadın… Şafak, sevdiği kadını korumak için kendinden vazgeçmeye hazır bir erkek… Gerçeği ararken, aşkın ve tutkunun esiri olan iki yürek…

Bir yanda dar, çıkmaz sokaklar, birbirine yaslanmış gecekondular, benzer yazgılar, yüzler, insanlar… 

Diğer yanda karanlığa sahte ışıklar yakan sazlı sözlü mekânlar, suçlar, suçlular, hem sefil, hem de göz alıcı hayatlar…

Tehlikenin koynunda, sırlarla çevrili derin bir AŞK hikâyesi okumaya hazır mısınız?

0 yorum:

Yorum Gönder