Ölüm Falı - Lena Diaz / Yorum (Ölüm Oyunları #1)


Orijinal İsim: He Kills Me, He Kills Me Not
Yazar: Lena Diaz
Çevirmen: Cem Yurttaş
Yayınevi: Eksik Parça Yayınları
Sayfa: 352
Baskı Yılı: 2013

Herkese merhaba

Ters olduğum seriyi okuma şeklimden bile belli . İlk 3. yü okudum, sonra 2, sonra 1. Neyse 4. yü okuyunca ters olmaktan çıkacak diye umuyorum :)

Logan ve Amanda'nın hikayesi farklı bir hikayeydi. Çünkü burda güzel kız, yakışıklı oğlan olayı yok. Bu romanda yıllar önce başına gelen ve ölümden şans eseri kurtulduğu olayı unutmaya çalışan yaralı bir kadın ile başından bir evlilik geçmiş, kariyerinin ilk yıllarında yaptığı bir hatayı yıllarca kalbinde taşımış, işinde çok iyi bir adamın hikayesi anlatılıyor.

Akıcılığı ile ilgili söyleyebileceğim tek şey elinizden bırakamadığınız. Genelde Lena Diaz'ın kitapları bir günde bitiyor, ikinci güne kalması çok nadiren oluyor, müsait olamazsam falan :) Katili bulma çabaları bazen sonuçsuz kalıyor ama bazen tutturuyorum. Genel olarak severek okuyorum.

Bu seride sevdiğim şeylerden biri de orijinal isimleri. Katillerin kullandığı tekerleme vb. kelimeleri isim olarak veriyorlar, tabii ki bizim ülkede basılmış hali orijinal isimden farklı. Ben orijinal isimlerini seviyorum.

ARKA KAPAK

Katil, önündeki savunmasız kadının karnına oturdu, elinde bir gül vardı. Gülün güzel parfümü, kanın metalik kokusuna karışıp etrafa tuhaf bir esinti gibi yayılıyordu. Gövdeden bir diken kopardı. "Beni öldürecek." Bir tane daha kopardı. "Beni öldürmeyecek." 

Her dikeni koparıp tek tek kan bulaşmış karnına düşürdükçe çocukluk tekerlemesinin hastalıklı uyarlamasını sürdürdü. Tek diken kaldığında, siyah pis gözleri parladı. Zalim dudakları keyifle gülümsedi. Katil aramızda bir yerde...

Soma’daki “Toplumsal Dönüşüm Projesi” Onlarla Hayat Buldu!

Soma İçin Bir Olduk:  Çocukların yüzündeki gülümseme her şeye değer...

Allianz Türkiye, sivil toplum örgütleriyle el ele vererek, bölgede etkilenen vatandaşlara ulaşabilmek, onların yaralarını sarmak ve yeni başlangıçlarını desteklemek için Soma’daydı. Soma’da 2014’te gerçekleşen ve ulusumuzu derinden sarsan maden faciasının ardından, Afetlerde Psikososyal Hizmetler Birliği (APHB) ve Bilim Kahramanları Derneği (BKD) ile işbirliği yapılarak “Allianz SomaDA”yı (Soma Dayanışma Ağı) geliştirdi.

Soma faciasından en çok etkilenen yerlerden biri de Kırkağaç. Kırkağaç’ta yaşayan 12 yaşındaki Yiğit, okuldaki 12 arkadaşıyla birlikte bir bilim kahramanı ekibi kurdu. Önce yapamayacaklarından korktular. Çalıştılar, çalıştılar, çalıştılar, bilgisayarda yazılım geliştirip, legodan yaptıkları robotlarına yüklediler. Bu bilim yolculuğu, özgüven ve başarı doğru yeni başlangıçları müjdeliyordu.

Allianz SomaDA”yı kapsamında, BKD ile yapılan işbirliği sayesinde, Soma çevresinde, olaydan etkilenen 6 ilçedeki 16 okulun, Bilim Kahramanları Buluşuyor turnuvasına katılımı sağladı. 34 gönüllü öğretmen, 150’ye yakın öğrencinin oluşturduğu 17 farklı Allianz SomaDA takımını 4 ay boyunca turnuvaya hazırladı. Bu yolla, öğrencilerin normal hayata dönüşü desteklenirken, psikososyal ve kişisel gelişimlerine de katkı sağlanması amaçlandı.

Allianz SomaDA”nın bir ayağı da faciadan etkilenen ailelerin çoğunlukta olduğu Dursunbey’deydi. APHB ile yapılan işbirliği sayesinde, Dursunbey’de bir psikososyal destek merkezi açıldı. Çocuklara, yetişkinlere ve gruplara yönelik üç görüşme odası bulunan Dursunbey Psikososyal Destek Merkezi’nin hizmetleri, merkeze uzak bölgelere de ulaştırıldı.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

Gölgeleri Kovala - Lena Diaz / Yorum (Ölüm Oyunları #2)


Orijinal İsim: Simon Says Die
Yazar: Lena Diaz
Çevirmen: Cem Yurttaş
Yayınevi: Eksik Parça Yayınları
Sayfa: 368
Baskı Yılı: 2014

Herkese merhaba

Lena Diaz'ı turunu yaptığımız Küller ve Anılar romanıyla tanımıştım ve iyi ki tanımışım dediğim yazarlardan biri olmuştu. D&R'ın geçenlerde yaptığı 9.90 TL kampanyasında serinin ilk iki kitabını görünce hemen almıştım.

Küller ve Anılar'ı okuduğumda nasıl sevdiysem Gölgeleri Kovala'da da aynı şey oldu. Okurken kendimi kaptırınca bir günde bitti.

Lena'da en sevdiğim şey yan karakterlerin baskınlığı. Yani bu romanda Madison ve Pierce'ı okuyoruz ama Devlin, Matt, Logan, Braedon, Austin de ağırlıklarını hissettiriyorlar. Matt ve Tessa'nın hikayesini Küller ve Anılar'da okumuştuk. Logan'ın hikayesini ise Ölüm Falı'nda okuduk. Serinin sonuncusunda ise Devlin'i okuyacağız ki oldukça merak konusu benim açımdan :) Seri böyle söyleyince bağlantılı gibi görünüyor ama aslında birbirinden bağımsız ben önce 3'ü sonra 2'yi ve en son 1. yi okudum. Hepsini de fazlaca beğendim. Belli bir sırada okuma zorunluluğu yok.

Logan balayındayken kız kardeşi Madison'ı kontrol etmesi için en yakın arkadaşı FBI ajanı Pierce'ı arar ki Pierce ve Madison arasında yakın geçmişte bir aşk yaşanmıştır. Nedensiz yere terk edilmiş olan Pierce ile Madison bu sayede aynı şehirde yaşadıklarını öğrenirler ancak Madison'ın başı derttedir. Bir takipçisi vardır ve polise şikayetlerinde bir sonuca ulaşamamıştır. Kanıtlar her şeyin sorumlusu olarak Madison'ı gösterse de Pierce polislerin aksine ona inanmayı seçer ve olayın aydınlanmasında sorumluluğu üzerine alır. 

Aksiyon ilk andan itibaren yüksekti. Evet aşk vardı ama belli olaylar çerçevesinde anlatılıyordu. Lena Diaz bu konuda oldukça başarılı. Hiç sıkılmadan okunabilecek tarzda olduğu için gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Bugünlük benden bu kadar. En kısa sürede Ölüm Falı yorumu da gelecek.

ARKA KAPAK

Kurtulduğunu düşündüğü geçmişi karanlıkta gizli. Pusuda ve tekrar gün yüzüne çıkmak için doğru anı bekliyor. Çıkmak ve tüm geleceğini yutmak için.

Korku sinsice tüm bedenini sararken yapabileceği tek şey, geçmişinde kaçıp gittiği birine güvenmek. Ona yardım edecek, tüm karmaşayı çözüp söylediklerine inanacak biri. Gelecek ne söylerse söylesin, neyi tehdit ederse etsin, yanından ayrılmayacağına ve onu her zaman seveceğine inandığı biri...

Peki ya geçmiş çözülemeyecek kadar karışıksa?

Olur Böyle B*ktan Şeyler - Rick Springfield / Yorum


Orijinal İsim: Magnificent Vibration
Yazar: Rick Springfield
Çevirmen: Özlem Özarpacı
Yayınevi: Parodi Yayınları
Sayfa: 328
Baskı Yılı: 2015

Herkese merhaba

Konusunu okuyunca belki siz de benim gibi ne biçim bir şey bu diyeceksiniz. Evet, ben aynen öyle dedim :) Saçma olduğunu düşündüm. Gerçi hala öyle olduğunu düşünüyorum ama verdiği mesajlar nedeniyle saçmalığını göz ardı ediyorum. Muhtemelen yazarın amacı da böyle saçma bir konu üzerinden giderek vermek istediği mesajları insanlara ulaştırmaktı.

Baş karakterimiz Horatio - kendi kullandığı ismi  ile Bob, çünkü annesinin koyduğu ismi hiç sevmiyor - onu defalarca aldattığını öğrendiği eşinden boşanmış ve her şeyini eşine kaptırmıştır. Sorunlu bir çocukluk yaşayan Bob, son darbeyle intihar etmeyi düşünmeye başlar. Çaldığı "Muhteşem Titreşim" isimli bir kişisel gelişim kitabı onu şok eder. Çünkü ilk sayfasında Tanrı'nın numarası vardır. Hem de kurşun kalemle yazılmış bir numara. Merakına yenilir ve arar. Konuşma yaptığı kişinin ilk anda Tanrı olduğuna inanmaz ama kısa sürede ikna olur. 

Tanrı'nın git pizza ye tavsiyesiyle pizza yiyebileceği bir bara gider ve Alice isimli bir rahibe adayıyla tanışır. Alice rahibe olmak için eğitilmektedir ama aklı karışık olduğundan baş rahibe ona izin verip gerçekten ne istediğini bulmasını söyler. Alice ile konuşan Bob, aynı kitaptan Alice'in aldığını da öğrenir ama onda numara yazmamaktadır. Bar çıkışı önlerini kesen Lexington Vargas, aynı kitaptan onda da olduğunu ve numara yazdığını söyler. Böylece bu üçlü varabilecekleri o noktayı bulmaya çalışırlar.

Oldukça eğlenceli bir dille yazılmış. Aile ilişkileri ile ilgili çarpıcı kısımlar yer alıyor. Hızlı okunuyor çünkü bu olay nereye bağlanacak diye ciddi anlamda merak ediyor insan. Mesajları cidden ama cidden çok iyiydi. İnsanların kıymet bilmez hallerini çok güzel anlatmış. Yaşarken çevreye verdiğimiz zarar, bu zararın yakın zamanda nelere yol açacağıyla ilgili sağlam bir mesaj verilmiş. Nasıl desem. Fazla orijinal idi. 

Orijinal isimden farklı bir isim konmuş. Ben bu halini beğendim. Zaten içeriğe de uygun bu isim. Redakte oldukça iyiydi. Aynı tür okuyup sıkıldığınız bir zamandaysanız bu size iyi gelecek.

Kesişen Hayatlar Kafesi - Deborah Smith / Yorum


Orijinal İsim: Crossroads Cafe
Yazar: Deborah Smith
Çevirmen: Zeynep Yeşiltuna
Yayınevi: Novella Yayınları
Sayfa: 512
Baskı Yılı: 2015

Herkese merhaba

Kesişen Hayatlar Kafesi yorumuyla karşınızdayım.

Kitabın kapağında yazdığı gibi "Aşk yolunda kesişen hayatlar, umut etmeyi de bu yolda öğrenir." Hikayemiz de aynen böyle. Cathy ve Thomas'ın yolları kesişiyor ve birbirlerinin yaralarını sarma sürecini okuyoruz.

Cathy, 32 yaşında, ünlü bir aktristir. Güzelliğiyle ün salmış Cathy evlidir ve Los Angeles'ta yaşamaktadır. Her şey rüya gibi giderken arabasıyla kaza yapması ve bu kazada yüzünün sağ yanının yanması onun kabuslarının başlangıcı olur. Hastanede tedavisi sürerken kocası ondan boşanır ve tedavi sonrası Cathy kendini eve kapatır. Hiç arkadaşı ve güveneceği birileri olmayan Cathy, ölmüş büyük annesinin yaşadığı dağ kasabasındaki kuzeninin ona yolladığı çöreklerle ve Thomas'ın gönderdiği büyük annesinin evinin ve çevrenin fotoğraflarıyla yalnızlıktan kurtulmaya başlar. Aslında tanımadığı bu insanlar onun yaşama gücünü arttırmaktadırlar ve korkularının üzerine gitmeye niyetli olan Cathy, gizlice o şirin kasabaya doğru yola çıkar.

Thomas, 11 Eylül saldırılarında eşini ve oğlunu kaybetmiştir. Başarılı bir mimarken her şeyi bırakıp umursamaz bir halde kendini yollara vurur. En sonunda o dağ kasabasına geldiğinde orada kalmaya karar verir ve Kesişen Hayatla Kafesi'nin sahibi Delta ile çalışmaya başlar. Oradaki insanları seven ve halka da kendini sevdiren Thomas, Cathy'nin başına gelen kötü olaylardan sonra ona uzaktan da olsa destek olur ve yaşamasını sağlamaya çalışmaya başlar.

Bu iki yaralı kalp Kesişen Hayatlar Kafesi'nde belki de güzel şeyler bulacaktır. Belki de kendi hayatlarının dışında başka hayatlara da iyilikle dokunacaklardır.

Roman uzun bir süre oldukça durgun ilerliyor. Yavaş yavaş olaylar çözülmeye başladıkça keyif almaya başlıyorsunuz. Yan karakterlerin güçlü olması da okumak için başlı başına bir sebep bence. Delta, Delta'nın kocası, çocukları, gelinleri, kasaba halkı, Ivy, Cora hepsi de çok güzel yazılmış karakterlerdi. Ana karakterlere odaklı olsa da dediğim gibi söz sahibi yan karakterler vardı.

Novella'nın her kapağında olduğu gibi bu kapakta da yine bahar esintileri vardı. Ben böyle pembeli kapakları ayrı seviyorum nedense. Benim yorumum bu kadar. Yeni yazılarda görüşmek üzere.

Kesişen Hayatlar Kafesi - Deborah Smith / Alıntılar ve Çekiliş


Herkese merhaba

Havalar böyle güzel giderken(maşallah diyeyim) keyfinizi daha da yerine getirmek için birbirinden güzel alıntılar hazırladım. Umarım beğenirsiniz. Yarın da yorumumla burada olacağım.








ÇEKİLİŞ
a Rafflecopter giveaway

Gözlerinin Esareti - Jennifer Royce / Yorum


Orijinal İsim: Gözlerinin Esareti
Yazar: Jennifer Royce
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa: 573
Baskı Yılı: 2015

Herkese merhaba

Öncelikle belirteyim tarihi aşk romanı pek okumam. Daha önceki birkaç denememde okumamamın daha hayırlı olacağına karar vermiştim :) Ancak Gözlerinin Esareti fırtınasına dayanamayıp okudum. İyi ki okumuşum diyorum. Türkler istese her türün en güzelini yazar arkadaş, bunu bir kez daha görmüş oldum.

Biz hep alışmışız tarihi roman dedin mi illa yabancı yazar yazacak diye. Öyle bir şey yok. En güzel örneği Jennifer Royce (yazar Türk takma ad kullanıyor). Bu roman tekrar bu türü okuyabileceğimi gösterdi bana.

Fazlasıyla akıcıydı. Karakterler yerli yerindeydi. Göze batan, ne alaka diyebileceğimiz şeyler yoktu. Gerçekten okurken keyif aldım. Bu türü sevmiyorsanız bile şans vermenizi öneririm. Bizde de dolu dolu romanlar yazılıyor. İlla ki yabancıların yazması şart değil.

Biraz konusundan bahsedeyim. Keira, annesini erken kaybetmiş, babası tarafından hiç sevilmemiş, yaşadığı kalede hapis hayatına benzer bir hayat yaşayan bir kızdır. Tek isteği birazcık sevilmek ve babasının sevgisini kazanabilmek umuduyla Karanlıklar Lordu Kayran'ı öldürmek istediğini söyler. Savaşın devam ettiği dönemde karşı ülkenin acımasız komutanını gizlice öldürmek için düşmanın yerleştiği bölgeye gider ve hedefinin çadırına sızmayı başarır ancak o andan sonrası onun için pek başarılı olmayacaktır.

Kayran yani asıl adıyla Rafael, çocukken ailesinin öldürülmesiyle bambaşka biri haline gelir. Acımasızlığı ile ün salmıştır ancak bu acımasızlığı sadece savaş meydanında erkeklere karşıdır. Kadın ve çocuklara karşı asla kötülük yapmamaktadır. Ülkesinin kralıyla çocukluk arkadaşıdır ve ülkenin komutanı olmayı genç yaşında başarmıştır. Herkesin adını duyduğunda korktuğu bir kişi haline gelmiştir. Bir gece gizlice çadırına giren kişinin bir kız olduğunu anladığında ve o kızdan etkilendiğini fark ettiğinde onun için de bir umut doğacaktır.

Ana karakterler Keira ve Rafael olsa da ben Rodolfo ve Almira'yı da sevdim. Keşke daha çok okuyabilseydik. Öyle çılgın bir kral ve kraliçe bir daha kimbilir ne zaman denk gelecek.

Kapaktan bahsetmeden geçmek istemiyorum. Kapaktakiler direk Kayran ve Keira dedim okudukça. O kadar uygun olmuş yani. Böyle romanların ve kapakların devamını bekliyorum. Yazarı da artık sıkı takibe aldım. Yorumu burada bitiriyorum yoksa yazdıkça yazacağım. Mutlu günler :)

ARKA KAPAK

Sevgiye aç bir kadınla… Kalbi buz tutmuş bir adam… Tutkuyu keşfettiklerinde, dönüşü olmayan bir yola girmek zorunda kalırlar...

Küçüklüğünden beri aradığı sevgiyi bulamayan Keira Destina'nın tek bir dileği vardı; kendisini gerçekten sevecek bir kalp. Babası tarafından sürekli hor görülüp, sevgisiz ve korumasız bir hayat süren Keira, şeytanla yaptığı anlaşma sonucu Karanlıklar Lordu'nu öldürmeye kalkıştığında, hayatının altüst olacağından habersizdi. Herkesin, önünde korkuyla titrediği Karanlıklar Lordu tarafından esir alınan genç kız için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Karanlıklar Lordu Kayran için, bu namı almak hiç de kolay olmamıştı. Katıldığı tüm savaşlardan galibiyetle ayrılmış, düşmanlarının korkulu rüyası haline gelmişti. Karanlık ruhunun bir tek savaş meydanlarında ışığa kavuştuğuna inanan bu adam, bir gece çadırına gizlice sızan, asil ama hırçın bir güzelin ölümcül saldırısından kendisini korumak isterken, onu bekleyen sürprizin farkında değildi. Gözlerine ilk baktığı an, bu kızın tanıdığı tüm kadınlardan farklı olduğunu anlamıştı. Genç kızın öfkesinin ve cazibesinin ateşi Kayran'ın buz tutmuş, karanlıklar içindeki kalbini sarmıştı. Genç adam için artık tek bir gerçek vardı; bu asi güzel ona ait olmalıydı!

Romantik Oyun - Elif Yılmaz / Yorum


Selam millet

Fuar sonrası fırsat bulunca nihayet Elif'in kitabını okuyabildim. Sakin kafayla okumak için beklettim bu kadar ama bekletmeden okusam da olurmuş.

Tina, 17 yaşındadır. Anne ve babası ayrılınca annesi tekrar evlenir ve Tina annesiyle yeni evine taşınır. Üvey ablası da olsa çok sevdiği Sienna ve üvey babası olarak hiç görmediği seviyeli bir ilişki içinde olduğu George ile yaşamaya başlar. O evde mutlu olan Tina, aşk için tercihini doğru kişiyi beklemekten yana kullanmıştır. En yakın arkadaşı Steven ile 8-9 yıllık bir arkadaşlıkları vardır ve ikisi de müziği sevmektedir. Eğitimlerini bu alanda yapmayı düşünmektedirler. Bir gün bir aşk filmi izledikleri sırada sahnedeki öpüşen çift ile ilgili açılan muhabbet üzerine bir iddiaya girerler. En romantik kim olacaktır? Bunun için bir puanlama oluştururlar ve 100 puana ilk ulaşan kazanacaktır. Peki bu oyun onları nereye götürecektir. Bu iki samimi arkadaş bu oyunu atlatabilecek midir?

Okurken acayip eğlendim. Yazım dili de pek eğlenceliydi. Sayfa sayısı da insanı sıkacak gibi değildi zaten elime aldım ve bitirip bıraktım.

Tina oyunlar ile kafası karışmış haldeyken, Steven ise şarkılar ile kendini ifade etmeye çalışırken çok tatlıydı. Zaman zaman hadi biraz cesaret derken buldum kendimi. Bazı karakterler insanı kendi kendine konuşmaya teşvik edebiliyor. Steven - Tina ikilisi aynen böyleydi. Sürekli kendinize gelin derken buldum kendimi. Siz de eğlenceli romanlara ihtiyaç duyduğunuz bir dönemdeyseniz bir şans verebilirsiniz. Pişman olacağınızı sanmıyorum. 

Bırakma Ellerimi - Ayşegül Çiçekoğlu / Playlist ve Çekiliş


Turun 2. gününden herkese merhaba. Tur kitabımızda yer alan birbirinden güzel şarkılar vardı. Biz de dedik ki hikayeye uyan bu şarkılardan bir playlist yapalım. Umarım seversiniz :)

Elif'in ayrılık sonrası İstanbul'a taşındığında otelde sürekli dinlediği Candan Erçetin'in Sensizlik şarkısı bizim de çok hoşumuza gitti. Bir de Elif'e çok uygun bir şarkı değil mi?


Yeni yılın ilk günü, geçmişi geçmişte bırakmaya karar veren Elif'in seçimi Sertap Erener'in Kendime Yeni Bir Ben Lazım şarkısıydı. Hangimiz yeni bir sayfa açtığında bu şarkıyı söylemedi ki :D


Elif, eski kocası Toprak'ı affetmeye karar verip yola çıktığında yeni Toprak'ın evinde dinleyip kendi kendine konuştuğu şarkı Murat Dalkılıç'tan Neyleyim İstanbul'u.


Eski kocasının ihanetini öğrenen Elif'in arabada radyoda dinlediği şarkı Sertap Erener'den Unutursun.


Kitapta Grup Koridor olarak geçse de o şarkıyı uzuuuun yıllar önce Ozan ismiyle biri söylüyordu. Daha sonra o kişi Berker denmeye başlandı. Amatör olarak kaldığından halen kimin söylediği net bilinmiyor ama şarkı aşırı güzel. Kesinlikle dinlenmeli :)


İşte şarkılar bunlardı. Hepsi birbirinden güzel ve hikayeye oldukça uygun. Çekilişimize katılmayı ve turu takip etmeyi unutmayın :)

ÇEKİLİŞ
a Rafflecopter giveaway

Bırakma Ellerimi - Ayşegül Çiçekoğlu / Yorum ve Çekiliş


Orijinal İsim: Bırakma Ellerimi
Yazar: Ayşegül Çiçekoğlu
Yayınevi: Olimpos Yayınları
Sayfa: 440
Baskı Yılı: 2015

Yeni tur kitabımızın yorumuyla turun ilk gününde karşınızdayım.

Elif, 23 yaşında bir iç mimardır. Ankara'da yaşamaktadır ve 13 yaşından beri tanıdığı Toprak ile 2 yıldır evlidir. Çok mutlu bir evliliği olduğunu düşünmektedir. Ta ki Toprak bu evliliğin onu boğduğunu boşanmak istediğini söyleyene dek. Kocasına aşık Elif hiçbir şey anlamasa da düşünmeye ihtiyacı olduğunu düşünerek kabul eder. 1 aya kalmadan boşanırlar hem de boşanma günü Elif'in doğum günüdür. Toprak'ın ona dönmeyeceğini anladığında Ankara'da yaşamayı başaramayan Elif, İstanbul'da bir iş bulur ve oraya taşınır. İşte olaylar tam da o kısımda başlar. Çünkü yeni patronunun adı da Toprak'tır ve Elif, kısa bir zaman sonra tam anlamıyla iki Toprak arasında bulur kendini.

Elif'in arkadaşı Nil'in tabiriyle yeni Toprak daha iyiydi. 36 yaşındaki Toprak Ünlüer, Ünlüer İnşaat'ın sahibi. Sahip olduğu her şey kendi çabasıyla olmuş. Sıfırdan başlamış bir adam ve hiç aşık olmamış. Tabii Elif'i gördüğünde hisleri onu hazırlıksız yakalar ve ona Elif'in onu sevmesini istemekten başka bir yol bırakmaz. 

Akıcıydı. Elimden bırakamadan okudum. Kapağı ise kapaktaki çift dışında çok hoşuma gitti. Özellikle kapağı açtığınızda sizi karşılayan yazı özet gibiydi. "Gitmek bu kadar kolay olabilir miydi?" 

Ayrıca şarkılar çok iyiydi. Sanırım adını da bir şarkıdan almış. Bununla ilgili bir başlığımız olacak turda, takipte olun bence.

Son olarak konuyu ve akıcılığını sevsem de düzeltisiz basılmış olması dikkatimden kaçmadı. Cümlelerde bolca anlam kayması vardı ve cümle kurulumları çoğu yerde hatalıydı. Buna takılmadan geçemediğimden yazmak istedim ama yazarın ilk kitabı olduğu için görmezden gelebiliriz sanırım. Sonrakilerde böyle olacağını sanmıyorum.

ÇEKİLİŞ
a Rafflecopter giveaway

Kaçınılmaz - Amy A. Bartol / Yorum (Öngörü #1)


Orijinal İsim: Inescapable
Yazar: Amy A. Bartol
Çevirmen: Merve Özcan
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa: 432
Baskı Yılı: 2015

Herkese merhaba

Kaçınılmaz satışa çıkalı bir süre olmuştu ama içimde beğenmeyeceğime dair bir his vardı. Bu yüzden okumak için biraz beklemek istedim. Keşke beklemeseymişim fazlasıyla beğendim.

Fantastik bir roman. Sakin bir şekilde ilerliyor ama bir noktadan sonra tempo artıyor ve gizemi çözmeye çalışırken buluyorsunuz kendinizi.

Evie Claremont, 17 yaşında dayısıyla yaşayan bir kızdır. Üniversiteye kaydolduktan sonra kabuslar görmeye başlar. Şiddet içeren kabuslardır bunlar. Üniversiteye başladığında da kabusları bitmemiştir. Oryantasyon günü Reed ve Russell ile tanışmasıyla olaylar başlıyor. Reed ile arasında inanılmaz bir çekim var ama Russell çok tanıdık ilk kez görmesine rağmen. İkisine karşı da değişik duygular hissediyor ama Reed ile arasında olanı hiçbir şeyle kıyaslamak mümkün değil. Resmen birbirlerine çekiliyorlar. 

Reed, Evie'yi gördüğünde ona kötü davranıyor ama bir sebebi var hem de geçerli bir sebep ama ona karşı hissettiği şey elini kolunu bağlıyor ve onu korumaktan başka bir şey düşünemiyor. Ve işin aslı Evie'nin en çok korunmaya ihtiyacı var. 

Heyecanı bozmayacak şekilde yazmaya çalıştım ama okumadan anlamak mümkün değil. Spoi vermek o kadar kolay ki yazarken zor tutuyor insan kendini. Tadı kaçmayacak şekilde yazabildiğimi düşünüyorum, umarım öyledir.

Son olarak ayraçla ilgili kullanışlı değil ama tasarımı sevdim. Farklı bir tasarımı var. Beğenmemek elde değil. Serinin ikinci kitabını dört gözle bekliyorum. Umarım yayınevi bizi fazla bekletmez.

Okuma Etkinliği: Bir Deniz Kızı Hikayesi - Canan A. Düzgan / Yorum ve Çekiliş


Orijinal İsim: Bir Deniz Kızı Hikayesi
Yazar: Corleonis Canan A. Düzgan
Yayınevi: Postiga Yayınları
Sayfa: 733
Baskı Yılı: 2015

Herkese merhaba

Bir okuma etkinliğinin daha sonuna geldik. Etkinliğin son yorumuyla karşınızdayım.

Öncelikle yazarın tarzını sevdiğimi söylemek istiyorum. Belalı Korumam'ı okuduğumda da aynı şekilde düşünmüştüm. Yine birkaç nokta dışında beni rahatsız etmedi.

Bir Deniz Kızı Hikayesi, hafif fantastik bir hikaye aslında hafif değil bildiğiniz fantastik :) Ben her türe açık olduğum için sorun yaşamadım ama fantastik sevmeyenler olduğu için belirtmek istedim. Evet hikayede deniz perileri, deniz adamları var ama asıl konu insan olmak istemeleri ve bunun için çabalamaları. 

Elka ve Axela okyanus ülkelerinde yaşayan iki deniz perisi. Onlara her zaman destek olan ve yol gösteren Urel var bir de. Tanrıçaları Kihan'ı unutmamalı. Elka insan olmak için geçmesi gerek 200 yılı doldurunca geçit açılır ve Karayiplerde bulur kendini. Bu ikinci insan olma denemesi olacaktır ve ilki berbat şekilde bitmiş, Elka yıllarca acı çekmiştir. Bu defa daha dikkatli olmayı ve insan olmayı başarmayı dilemektedir. Bir mağarada kendine geldiğinde halsizdir ve ayakları tutmamaktadır. Onun inlemelerini duyan arkadaşlarıyla tatile çıkmış olan Walter, ne olduğuna bakmak için mağaraya girdiğinde Elka ile karşılaşır ve Elka'nın Walter, John ve Steve ile insan olmayı öğrenme çabaları başlar. Hiçbir şey bilmeyen Elka'nın hafızasını kaybettiğini ve başına kötü şeyler geldiğini düşünen 3 çapkın adam Elka'nın güzelliğinden etkilenmeden onu korumayı ve onu emin ellere bırakabilmeyi ummaktadır ama bu sandıkları kadar kolay olmayacaktır.

Heyecanın hiç azalmadığı bir 733 sayfa okuyorsunuz. Sürükleyici olduğu için kısa zamanda bitiyor. 733 sayfa olması gözünüzü korkutmasın :)

Benim için olumsuz nokta Belalı Korumam'da da belirttiğim gibi fazlasıyla argo kelime kullanılması. Bunlar olmadan da güzel bir hikaye olurdu diye düşünüyorum. Onun dışında redakte anlamında iyi olduğunu söyleyemem. Anlaşılmayan cümleler vardı az da olsa ya da okuduğunuzda anlam ifade etmeyen cümleler. 733 sayfa evet ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum ama o konuya takılmadan da edemiyorum. Burda yorum yazmamızın amacı bir nevi de daha iyilerinin ortaya çıkmasını sağlamak değil mi zaten? 

Kapağı beğendim. Hem konusuna uygundu hem de kullanılan renkler hoşuma gitti. Yanar dönerli yazıyor kitabın adı ama okurken simler siliniyor :) Alttan çıkan renkte güzel ama çirkin bir görüntü olmuyor. O konuda rahat olun. Sanırım söyleyeceklerim bu kadar. Başka yazılarda görüşmek üzere :)

ÇEKİLİŞ
a Rafflecopter giveaway

Ünlü Aşk - Burcu Bahtiyar / Yorum


Herkese merhaba

İlk olarak hemşehrimin kitabını geç de olsa okuyabildiğim için mutluyum. Fuarda tanışmayı istemiştim ama standtan çıkma fırsatı bulamadım ve önümüzdeki seneye inşallah diyorum :)

Can Taker ve Karen Yağız'ın hikayesi ilginç bir hikaye. Sadece bir aşk hikayesi değil bu. Aksiyonu yüksek gizemli bir hikaye. Zaman zaman kahkaha atarken zaman zaman hüzünlenebiliyor insan. Biraz karakterleri tanıyalım isterseniz.

Karen Yağız, 25 yaşında bir bodyguard. İşini seviyor ve bu işi yapabilmek için oldukça çabalamış. Eğitimini almış. Yakın arkadaşı Toprak en büyük destekçisi çünkü Mit emeklisi babası ilk başta bu işe hiç sıcak bakmamış. Daha sonra kabullenmiş ya da kabullenmek zorunda kalmış. Karen'in aşk hayatı yok gibi bir şey. Erkek arkadaşları olmuş evet ama ciddiye binen ya da aşık olduğu biri olmamış. Güzelliğinin pek farkında da değil. Karen Can'ı gördüğünde hayatındaki o eksiklik bir şekilde kendini gösteriyor.

Can Taker, annesi Türk olan Amerikalı oyuncu. Evlilik dışı doğmuş bir çocuk. Dünyaca tanınan Can bir film çekimi için İstanbul'a geliyor ve bir nedenden dolayı korumaya ihtiyaç duyuyor. Zaten güvenlik oldukça iyi çalışıyor ancak İstanbul'u bilen bir bodyguard aradıklarında kader Karen'le Can'ın yollarını kesiştiriyor. Can, Türklere karşı kötü düşünceler içinde çünkü annesi onu küçük bir çocukken babasına bırakıp gitmiş. Babasının evli olduğu kadın büyütmüş onu ve aile sıcaklığını pek yaşayamamış. Karen'i görünce etkileniyor ama beyni kesinlikle olmaz o bir Türk diye bağırıyor. İşte hayat Can'ın dediği gibi değil onu öyle sürprizler bekliyor ki...

Kurgu oturmuş haldeydi, göze batan bir şey yoktu. Ben özellikle koruma ile ilgili bilgileri sevdim. Terimli merimli şeyler vardı. Bu da yazarın araştırarak yazdığını gösteriyor. Benim hoşuma gitti bu hali.

Kapaktaki kız ve çocuk içeriktekini andırıyor. O açıdan da sevdim. Benim için tek olumsuz yönü düzelti yapılmamış olması. O kadar çok eksik cümleye ya da yanlış kelimeye denk geldim ki sanırım aceleye gelmiş baskı biraz. Umarım yeni baskılarda bu sorun çözülür.

Sanırım Melis ve Toprak'ın hikayesi de var ama basılır mı bilmiyorum. Basılırsa onların hikayesini okumak muhtemelen çok ilginç olacak :)

Okuma Etkinliği: Bir Deniz Kızı Hikayesi - Canan A. Düzgan / Cast ve Çekiliş


Herkese merhaba

Tur grubum dışında birkaç okuma etkinliğine katılmıştım, takip edenler fark etmiştir. Okuma etkinlikleri çok eğlenceli olunca bunu isimleştirip düzenli bir şekilde devam ettirme kararı aldık :) Deniz Kızları ile Okuma Etkinlikleri adı altında 6 kişilik bir etkinlik grubu oluşturduk ve bu isim altındaki ilk etkinliğimiz Canan Düzgan'ın Bir Deniz Kızı Hikayesi. Umarım cast hoşunuza gider :)


ELKA

Deniz kızlarımızdan biri Elka, etkinlik kitabımızın ana karakteri. Bir bebek kadar masum. Güzelliğiyle herkesi kendine hayran bırakıyor. Onun değişik bir havası var, herkesi kendine çekiyor.  Dünyanın bu haliyle ilgili hiçbir şey bilmiyor. Her şeyi yeni yeni öğreniyor. Sorularını cevaplamak her zaman kolay değil tabi çapkın üçlü Walter, John ve Steve için ama onlar da Elka'yı sevip kollamaya, kötülüklerden korumaya çalışıyorlar. Dünyaya ikinci gelişinde karşılaştığı kişiler Walter, Steve ve John. Daha doğrusu ilk karşılaştığı kişi Walter ve onu kurtarıcısı olarak görüyor. Dünyaya önceki gelişinde kötü şeyler yaşayan Elka, Walter ile dünyanın bu halini seviyor. Walter'a karşı değişik duygular hissediyor. Dünyayla ilgili tek tecrübesi 200 yıl önce dünyaya geldiğinde yaşadığı kısa süreli köle hayatı ve kötü sonuçlandığını bildiği için temkinli davranmaya çalışıyor.


WALTER

Annesiyle bir restoran işleten Walter, tatil için Karayipler'e geldiği samimi arkadaşları Steve ve John ile doyasıya yaşıyor. Gecelik ilişkiler, kamplar, barlar ile oldukça mutlu. Ciddi ilişkilerin adamı değil ve eğlence hayatının temel kuralı. Yakışıklı ve yapılı hali de kızları etkileme de oldukça işine yarıyor. Kızlar eğlenmek için var onun düşüncesine göre ve her gece başka bir kızla olmak hiç sorun değil. Tabii ki kamp yaptıkları bir gece duyduğu acı bir inleme sesi onu yakındaki mağaraya kadar götürüyor ve orada yardıma fazlasıyla muhtaç Elka ile karşılaşıyor. Güzelliğinden ilk anda etkilense de başına bela olacağını düşünüyor ama yine de yardım etmekten kendini alamıyor. 


JOHN

John, bu üçlünün en akıllı davrananı. Evet o da çapkın ama diğerleri kadar körü körüne yaşamıyor. Yakışıklı biri olduğunu söylememe gerek yok sanırım :)


STEVE

Steve, grubun en umursamazı. Onun kendini ekstra beğenme özelliği var. Yakışıklı olduğunun fazlasıyla farkında ve bunu kullanmayı iyi biliyor. O da bir çapkın ama Alexa'yı görünce işler az biraz karışıyor.


AXELA

Axela'da Elka gibi bir deniz kızı. Daha cesur, daha atılgan olan deniz kızı diyebiliriz onun için. İnsanlara hiç güvenmiyor çünkü ilk insan olma tecrübesinde sevdiği adamdan sıkı bir kazık yemiş. Steve ile ağız dalaşları kısa sürede tahmin etmeyecekleri noktalara gidiyor. 

ÇEKİLİŞ
a Rafflecopter giveaway

Senin İçin - Raine Miller / Yorum (Blackstone #2)


Orijinal İsim: All In
Yazar: Raine Miller
Çevirmen: Tuba Özkat
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa: 264
Baskı Yılı: 2015

Çırılçıplak yorumu için TIK

Ethan'ın bakış açısıyla okumak bunu ilkinden daha çok sevmeme sebep oldu. Ethan nasıl desem dobra bir adam, istediği şeyi tak diye söylüyor. Öyle laf oyunu falan yapmıyor yani. Dürüstlük Brynne için de önemli zaten. O yüzden ilkinden daha güzel olduğunu söylemek istiyorum. 

İlkini okumamın üstünden aylar geçtiği için ilk anlarda neler olduğunu hatırlayamadım ama kısa sürede konuya hakim oldum. Minik hatırlatmalar ile kolayca hatırlayabiliyor insan.

İki karakterinde sırları olduğunu ve bunları saklamaya çalıştıklarını yazmıştım daha önce. Cidden bu sırların aydınlandığı kitaptı. Brynne'in geçmişinde bırakmak için türlü şeyler denediği olay ve Ethan'ın kabuslarında sık sık gördüğü unutmaya çalışsa da izleriyle hep orada olan olay. Bu ikili sırlarını birbirine açıklıyor ve bence güzel bir çift oluyorlar.

Sonraki kitabın hangi noktada ilerleyeceğini az çok tahmin edebiliyoruz. Yine gizemli olaylar var tabi ama gelecekleri netleşti benim açımdan. Ayracına değinmeden geçmek istemiyorum. İçeriğe birebir uyarlanmış. Bu ayraçlardan bir koleksiyon yapmaya başladım. O kadar güzeller ki :)

Çeviri ve redakteyle ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Çeviri ile mi alakalı yoksa düzelti ile mi bilmiyorum ama anlaşılmayan cümleler ve hatalı kelimeler bolca vardı. Başka yazılarda görüşmek üzere.

ARKA KAPAK

Yaklaşan tehlike. Uğruna savaşılacak bir aşk. Her şeyini ortaya koyan bir adam. Ethan Blackstone, Brynne'in güvenini kötüye kullanmış ve terk edilmişti. Fakat bunu kabullenmek gibi bir niyeti yoktu. Amerikalı kadınını geri kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdı. Aralarındaki tutku yakıcıydı, fakat birbirlerinden sakladıkları sırlar karanlık, ürkütücü ve her türlü gelecek planlarını yok edebilecek kadar güçlüydü. Şimdi Brynne tehlike altındaydı ve Ethan sevdiği kadının kalbini kazanabilmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazır bir adamdı. Onu korumak için göze almayacağı şey yoktu. Onun için her şeyini ortaya koyacaktı. Peki yaptıkları Bryenne'i korku içinde yaşamaya sürükleyen geçmişinden kurtararak yeniden onun dokunuşunun sıcaklığını hissetmeye ve güvenini kazanmaya yetecek miydi?

Sonsuza Kadar - Natasha Boyd / Yorum (Eversea #2)


Orijinal İsim: Forever, Jack
Yazar: Natasha Boyd
Çevirmen: Filiz Tülek
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa: 384
Baskı Yılı: 2015

Aşka Var Mısın yorumu için TIK

Jack Eversea'yi herkes özlemişti sanırım. Aşka Var mısın öyle bir yerde bitmişti ki tabiri caizse dört gözle bekledim bunu ve nihayet Bursa Fuarı'nda satışa çıktı. Sakin kafayla okumak için biraz beklettim ve artık daha fazla dayanamayacağımı anlayıp başladım.

Jack'i boşuna özlememişiz, adam işini biliyor. Hedefi belirledi ve yılmadı. Zaman zaman Keri Ann zaman zaman da Jack'in ağzından yazılmıştı. Yani bu beş ay onlar için nasıl geçti. Bu beş ayda neler yaptılar ayrıntılı olarak okumak mümkündü. 

Jack, imzaladığı sözleşmenin süresinin bitmesiyle kendini yine Butler Cove'da bulmuştur. Tek hedefi Keri Ann'e kendini affettirmek ve neden beş ay önce geri dönemediğini anlatabilmektir. Ama bu hiç kolay değildir. Özellikle Keri Ann ile yaptığı konuşma sonrası fazlaca zorlanacağını anlamıştır ama Keri Ann'den vazgeçmeyecektir ve eninde sonunda onu yumuşatmayı başaracaktır.

Keri Ann, Jack'in dönüşüyle ne yapacağını şaşırmıştır. Beş ay önce Jack'ten yediği darbe onu tam anlamıyla mahvetmiştir ama zaman ona iyi gelmiştir. Kalbi kırık olsa da hayata tutunmaya ve hayallerini gerçekleştirmeye çabalamaktadır. Yeni bir okula kaydolmuş aynı zamanda çalı çırpı, deniz taşı gibi malzemelerle yaptığı ürünlerde kendini geliştirmiş ve bir galeride ürünleri sergilenecektir. Keri Ann Butler olarak kendini kanıtlayabileceğine olan güveni artmıştır ancak Jack'in geri dönmesi ve onu görmesiyle şu an tüm hayalleri tehdit altındadır çünkü kalbinin sesini dinler ve onu affederse daima Jack'in gölgesinde kalacak ve kendi başarılarıyla anılamayacaktır.

Bu ikili arasındaki şey öyle böyle değil. Okurken barışsınlar lütfennn şeklinde bulabiliyorsunuz kendinizi. Spoi olmaması bakımından detaya pek girmiyorum ama kendimi zor tutuyorum. Sonu oldukça güzeldi. Evet çok arada değildi ama benim aklımda hala Jazz ve Joey'nin akıbeti ne olacak sorusu var. Ayrıca Jack ve Keri Ann'i daha ilerde neler bekliyor. Bunlar hep merak konusu. Pek emin değilim ama sanıyorum ki seri yan karakterler ile devam edecekmiş umarım bu yan karakterler Jazz ve Joey olur :) İlkiyle kıyaslama yapmıyorum çünkü ilk kitap efsaneydi ama Sonsuza Kadar'ı hiç sıkılmadan bir solukta okuduğumu söyleyebilirim.

Kapakla ilgili yazılacak pek bir şey yok bence çünkü mükemmel. Şu ana kadar kapağı beğenmeyen kimseye rastlamadım. Ayracı bu kez beğenemedim. İlk ayracın rengi değiştirilmiş sadece ve soluk bir renk bana göre. Ayraç için süper diyemiyorum o yüzden. Gelelim arka kapaktaki "yedi ay sonra kasabadan ayrıldığında" yazısına romanda Jack karakteri kasabada 2 ay kalıyor ve gidiyor sonra beş ay sonra geri dönüyor. Arka kapak yazısındaki bu yanlış gözümden kaçmadı ve bahsetmeden geçmek istemedim.