Ali'm - Işıl Parlakyıldız / YORUM (Bir Türk Masalı #2)


Orijinal İsim: Ali'm
Yazar: Işıl Parlakyıldız
Yayınevi: Müptela Yayınları
Sayfa: 536
Baskı Yılı: 2014


Yazarın ilk okuduğum kitabı Duygu idi. Yazısını da yazmıştım. Okumayanlar için TIK TIK. Duygu sanki hep en sevdiğim kitap kalacakmış gibi hissediyordum ama Ali'm ile bu duygularım fazlasıyla değişti.

Ali'nin hikayesinin zaten çok hoş olacağını biliyordum ama bu kadarını tahmin etmemiştim. Duygu ile benzeşen noktalar tabii ki var. Hatta Aslı kitaba dahil olana kadar başlarda bu tekrarlardan biraz sıkıldım. Ancak Aslı dahil olduktan sonra aksiyon bir başlıyor pir başlıyor :)

Ali, çocukluğunun kötü anılarıyla Sedat'ın sol kolu olmuş ama bir yanı hep eksik kalmıştır. Otobüs garında ilk anda dikkatini çeken mavi gözlü kızın başının belada olduğunu fark ettiğinde ilk yaptığı şey onu kurtarmak olur. Tabii ki kurtardığı kız yani Aslı ile apar topar evleneceğini hiç düşünmemiştir.

Aslı'yı sözde istemeyen Ali tam bir odun gibi davranmakta ısrar etmektedir. Aslı ise kaderine razı olmaktan başka bir çözüm bulamamıştır. Birbirini istemeyen bu ikili arasında yaşanacaklar öyle eğlenceli ki, Ali'm keyifle okuduğum kitaplar arasındaki yerini şimdiden aldı.

Duygu, Sedat, Bekir, Selma, Aslı ve özellikle Ali'yi tekrar okumak güzeldi. Ali'nin annesine hasreti ve onunla karşılaşma sahnesi en etkilendiğim sahneydi. Kıskanç Ali çok tatlıydı. Aşık Ali odun olsa da sevdiğini kabul ettikten sonraki hali çok iyiydi. Bir Bursalı olarak kitapta Uludağ'ın geçmesi beni mutlu etti :)

Redakteyi çok iyi bulmadığımı söylemem gerek ama kapağı ilk andan beri çok beğenmiştim. Ayraç her zamanki gibi özgün olmuş :) Yazarın ilk kitabı Köle'yi okumak için Müptela baskısını bekliyordum. Nihayet o haberi de aldık. Yakında Köle'de çıkıyor. Benim gibi bekleyenler varsa duyurulur. Mutlu akşamlar :)

ARKA KAPAK

"Biliyordum, onu gördüğümde yine bütün kalkanlarım bedenimi saracak ve âşık ruhumu saklayacaktım. Artık hiç değilse kendime dürüst olma vaktiydi. Aslı ruhuma işlemişti işlemesine de ben bunu istiyor muydum? Hoş aklıma, ruhuma girerken bana sorduğu yoktu ama korkuyordum. Hiçbir şeyden korkmadığım kadar korkuyordum."

Ali Aral, nam-ı diğer Ali'm.. Karanlık ve acımasız bir hayatı seçmek zorunda kalan, korkularını ve pişmanlıklarını kör bir cesaretin arkasına saklayan bir adam… Ali'm, yetimliğinin acısını; Duygu'ya can, Bekir'e kan, Sado'ya yıkılmayan duvar olarak unutmuştu. Hercai arzuların efendisiyken, bir gün hayatına gökten zembille inen Aslı'yla tanıştığında hayatındaki en büyük eksikliğin ne olduğunu anladı: Aşk... Fakat hayatındaki eksik şeyi yerine koymak sandığı kadar kolay olmayacaktı. 

Ali'm, Aslı için yanmayı ve yakmayı öğrenebilecek miydi? Öksüz ruhuna, kana bulanmış geçmişine aşkı anlatabilecek miydi? Ondan kaçan kadını, onu kendinden bile çok seveceğine inandırabilecek miydi?

Hercai arzuların ebedi aşka dönüştüğü Bir Türk Masalı daha...

0 yorum:

Yorum Gönder